7. Sınıf Fen Bilimleri Kitabı Sayfa 55-56-57 MEB Yayınları

7. Sınıf Fen Bilimleri Kitabı Geçmişten Günümüze Hücre Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 55, 56, 57


7. Sınıf Fen Bilimleri Kitabı Geçmişten Günümüze Hücre Metni Etkinlik Cevapları


“7. Sınıf Fen Bilimleri Kitabı Sayfa 55-56-57 MEB Yayınları”

7. Sınıf Fen Bilimleri Kitabı Sayfa 55-56-57


Soru : Sizce hücreyi de büyüteç yardımıyla gözlemlemek mümkün müdür?


Cevap :

Hücreyi büyüteç yardımıyla gözlemlemek zordur çünkü büyüteçler genellikle düşük çözünürlük ve büyütme kapasitesine sahiptir.

Hücreleri gözlemlemek için mikroskoplar, özellikle ışık mikroskobu veya elektron mikroskobu gibi daha güçlü cihazlar gereklidir. Büyüteçler sadece hücrelerin genel yapısını görmek için yeterli olmayabilir.


Soru : Hücrelerin yapısının ve kısımlarının incelenmesi için kullanılan mikroskop nasıl bir alettir?


Cevap :

Hücrelerin yapısını ve kısımlarını incelemek için kullanılan mikroskop, genellikle ışık mikroskobu veya elektron mikroskobudur. Işık mikroskobu, ışığın örnekten geçerek büyütülmesini sağlar ve hücrelerin canlı durumunu gözlemlemek için kullanılır.

Elektron mikroskobu ise elektron ışınlarını kullanarak çok daha yüksek çözünürlükte görüntüler elde eder ve hücrenin organellerini detaylı bir şekilde incelemeye olanak tanır.


Soru : Mikroskop nasıl keşfedilmiş olabilir? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla tartışınız.


Kısa Cevap :

Mikroskop, 16. yüzyılda Hans ve Zacharias Janssen tarafından basit lensler kullanılarak icat edilmiştir.

Daha sonra, 17. yüzyılda Robert Hooke ve Antonie van Leeuwenhoek’un geliştirmeleriyle daha da ilerlemiş, hücreler ve mikroorganizmalar ilk kez gözlemlenmiştir. Bu gelişmeler, bilimsel keşiflerin ve optik teknolojinin ilerlemesiyle mümkün olmuştur.

Uzun Cevap :

Mikroskopun keşfi, birçok bilim insanının birikimi ve keşifleri sonucunda gerçekleşmiştir. Bu konuda birkaç önemli noktayı tartışabiliriz:

  1. Gözlem ve Merak: 16. yüzyılın sonlarına doğru, bilim insanları ve doğa bilimcileri mikroskobik dünyayı keşfetmeye merak duymaya başlamıştı. Bu dönemde, cam işleriyle uğraşan zanaatkârlar ve optik bilgisi olan kişiler, cam lensleri şişirip inceleyerek basit büyüteçler yapıyordu.
  2. Lensi İyileştirme: 1590’da Hans ve Zacharias Janssen adlı Hollandalı zanaatkârlar, bir araya getirdikleri iki lensi kullanarak basit bir mikroskop yapmış olabilirler. Bu, mikroskopun temelini atan ilk adımlardan biriydi. Bu aletle incelemeler yaparken, görünen şeyler gözle görülemeyecek kadar küçük olduğu anlaşılmıştı.
  3. Robert Hooke ve Keşif: 1665 yılında Robert Hooke, daha gelişmiş bir mikroskop tasarlayarak mantar örneklerini inceledi ve ilk kez hücreleri gözlemledi. Hooke’un mikroskobu, dönemin teknolojisiyle karşılaştırıldığında oldukça gelişmişti ve hücrelerin yapısını gözlemlemesi, biyoloji biliminde devrim niteliğindeydi.
  4. Optik Bilim ve Gelişmeler: Mikroskobun gelişiminde optik bilimin ilerlemesi büyük rol oynadı. Işık mikroskobunun temel prensiplerini oluşturan lens teknolojisinin geliştirilmesi, büyütme gücünün artırılması ve optik ayarlamaların yapılması, mikroskobun daha etkili hale gelmesini sağladı.
  5. Bilimsel İşbirliği ve İletişim: Bilim insanları arasındaki işbirliği ve bilgi alışverişi, mikroskobun gelişimini hızlandırdı. Bilimsel toplantılar, mektuplaşmalar ve ortak çalışmalar, mikroskobun daha da geliştirilmesine katkıda bulundu.

Bu noktaları göz önünde bulundurarak, mikroskobun keşfi, uzun bir araştırma ve geliştirme sürecinin sonucudur. Yani, mikroskopun bulunması, birçok bilim insanının katkıları ve teknolojik ilerlemeler sayesinde mümkün olmuştur.


Soru : Sizce hücre mi yoksa mikroskop mu daha önce bulunmuştur?


Cevap :

Mikroskop daha önce bulunmuştur. Hücreler, 17. yüzyılda İngiliz bilim insanı Robert Hooke tarafından, mikroskopla incelenerek keşfedilmiştir.

Hooke, 1665’te, ince kesitler halinde hazırladığı mantar dokusunu mikroskop altında inceleyerek hücreleri gözlemlemiş ve bu yapıları “hücre” olarak adlandırmıştır. Bu keşif, biyolojide devrim yaratmış ve hücre teorisinin temelini atmıştır.


7. Sınıf Fen Bilimleri MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 57 Cevapları


Araştıralım ve Tartışalım


‘’Ne yapıyorsanız iyi yapın, çok çalışın!” Prof. Dr. Aziz Sancar

Aziz Sancar, ABD Ulusal Bilimler Akademisine seçilen ilk Amerikalı Türk olarak tanınır. Hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmıştır.

Soru : Aziz Sancar’ın hayatı ve bilimsel çalışmalarını araştırınız. Sancar’ın çalışmalarında hücre ile ilgili bilimsel gelişmelerin ve teknolojinin katkısını tartışınız.


Kısa Cevap :

Aziz Sancar, 8 Eylül 1946’da Mardin’in Savur ilçesinde doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Mardin’de tamamlayan Sancar, İstanbul Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirmiştir. 1977 yılında Dallas’taki Texas Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Sancar, burada DNA onarımı üzerine çalışmıştır.

Sancar, 1982 yılında Baylor Tıp Fakültesi’nde öğretim üyeliğine başlamış, DNA onarımındaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Özellikle fotoreaktivasyon ve nükleotid eksizyon onarımı konularında yaptığı çalışmalar bilim dünyasında önemli bir yer edinmiştir. 2015 yılında, Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile birlikte DNA onarım mekanizmaları üzerine yaptığı araştırmalarla Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmıştır. Bu ödül, DNA’nın hasar onarımındaki rolleri hakkında yaptığı çalışmalarla bilime büyük katkılar sağlamıştır.

Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Aziz Sancar, genç bilim insanlarına ilham vermiş ve bilimsel araştırmaların desteklenmesi konusunda önemli projelere imza atmıştır. Sancar, aynı zamanda eğitim ve bilimin toplumda yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarıyla da tanınmıştır. Başarıları ve çalışmaları, onu dünya çapında saygın bir bilim insanı yapmıştır.

Uzun Cevap :

Aziz Sancar, 8 Eylül 1946’da Mardin’in Savur ilçesinde doğmuş, Türk asıllı bir biyokimyager ve moleküler biyologdur. Sancar, özellikle DNA onarımı konusundaki çalışmalarıyla tanınır. İşte Aziz Sancar’ın hayatı ve bilimsel çalışmaları hakkında özet bilgiler:

Eğitim ve Erken Yaşam

  • Eğitim: Sancar, ilk ve ortaokulu Mardin’de tamamladıktan sonra İstanbul’a gelerek Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. 1969 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.
  • Yüksek Lisans ve Doktora: Doktorasını, 1977 yılında Dallas’taki Texas Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora çalışması, DNA onarım mekanizmaları üzerineydi.

Bilimsel Kariyer

  • Amerika’daki Çalışmaları: 1977-1982 yılları arasında Dallas’taki Baylor Tıp Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1982 yılında aynı kurumda öğretim üyesi olarak göreve başladı.
  • DNA Onarımı Üzerine Çalışmalar: Aziz Sancar, DNA’nın hasarlı bölgelerini onaran enzimleri ve bu süreçteki moleküler mekanizmaları detaylı bir şekilde inceledi. Özellikle, fotoreaktivasyon ve nükleotid eksizyon onarımı konularında yaptığı çalışmalar bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı.

Nobel Ödülü ve Başarıları

  • Nobel Kimya Ödülü (2015): Aziz Sancar, 2015 yılında Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile birlikte DNA onarımındaki çalışmaları nedeniyle Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldü. Bu ödül, DNA’nın hasar görmesini nasıl onardığımıza dair bilim dünyasında devrim niteliğinde katkılarından dolayı verilmiştir.
  • Diğer Ödüller: Sancar, birçok ulusal ve uluslararası ödül kazanmış, Bilim ve Teknik ödüllerinin yanı sıra, Türkiye Bilim Akademisi Üstün Hizmet Ödülü gibi pek çok ödüle de layık görülmüştür.

Türkiye’ye Katkıları ve Sosyal Sorumluluk

  • Türkiye’ye Dönüş: 2011 yılında Türkiye’ye dönerek, İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine devam etti. Ayrıca, bilimsel araştırmaların ve genç bilim insanlarının desteklenmesi konusundaki çalışmalarıyla bilinir.
  • Eğitim ve Bilim: Aziz Sancar, genç bilim insanlarına ilham kaynağı olmuş ve Türkiye’de bilimsel araştırmaların geliştirilmesi için çeşitli projelere öncülük etmiştir. Aynı zamanda, eğitim alanında da çeşitli katkılarda bulunmuş ve bilimsel araştırmaların teşvik edilmesi için çaba harcamıştır.

Kişisel Hayat ve İlham Kaynağı

  • Mücadele ve Başarı: Aziz Sancar, zorlu bir yaşam sürecinde bilim dünyasına katkıda bulunmuş, disiplini ve azmiyle örnek bir bilim insanı olmuştur. Kendisi, sıkça eğitim ve bilime verilen değerin önemini vurgulamış ve gençlere ilham vermiştir.

Aziz Sancar’ın çalışmaları, hem bilim dünyasında hem de toplumda büyük bir etki yaratmış ve insanlığa önemli katkılar sunmuştur. Bu yüzden, onun hayatı ve çalışmaları, pek çok bilim insanı ve genç için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.



 

Our Score