7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 66-67-68-69-70-71-72-73-74 MEB Yayınları
Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Avrupa Gelişiyor, Osmanlı ve Diğer Devletler Etkileniyor Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Avrupa Gelişiyor, Osmanlı ve Diğer Devletler Etkileniyor Metni Etkinlik Cevapları
7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 64-65-66-67-68-69-70-71-72-73-74
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 66 Cevapları
Soru : Coğrafi keşifler sonucu yeni keşfedilen yerlerdeki insanların hayatında ne gibi değişiklikler olmuştur? Açıklayınız.
Kısa Cevap :
Coğrafi keşifler sonucu yeni keşfedilen yerlerdeki insanların hayatında önemli değişiklikler olmuştur. Avrupalıların gelişiyle birlikte yerli halklar, yeni kültürler, dinler ve dillerle tanışmış, ekonomik yapı ve toplumsal düzen değişmiştir. Ayrıca, Avrupa’dan getirilen hastalıklar nedeniyle nüfus kaybı yaşanmış ve yerli toplumlar ciddi şekilde etkilenmiştir.
Ekonomik olarak, Avrupalıların tarım ve ticaret yöntemleri yerlilerin ekonomik yapısını dönüştürmüş, yeni ürünler ve tarım teknikleri benimsenmiştir. Siyasi olarak da, yerel yönetimler zayıflamış ve Avrupa devletlerinin kolonileri haline gelmişlerdir.
Uzun Cevap :
Coğrafi keşiflerin ardından yeni keşfedilen yerlerdeki insanların hayatında meydana gelen değişiklikler çok boyutlu ve derindir. Bu değişiklikler şu başlıklar altında incelenebilir:
- Demografik Değişiklikler:
- Avrupalıların Amerika kıtasına getirdiği hastalıklar (çiçek, kızamık, grip vb.) yerli nüfusta büyük kayıplara yol açmıştır. Bazı tahminlere göre yerli nüfusun %90’ı bu hastalıklardan ölmüştür.
- Zorla çalıştırma ve köleleştirme politikaları da yerli halklar üzerinde yıkıcı etkiler bırakmıştır.
- Ekonomik Değişiklikler:
- Avrupa’nın talebiyle altın, gümüş gibi değerli madenlerin çıkarılması, yerli ekonomileri ciddi şekilde dönüştürmüştür.
- Yeni Dünya’dan getirilen patates, mısır, domates gibi tarım ürünleri Avrupa’da yaygınlaşmış, bu ürünlerin tarımı ve ticareti yerli halkların ekonomik yapısını değiştirmiştir.
- Plantasyon ekonomisi gelişmiş, özellikle şeker kamışı ve tütün gibi ürünlerin büyük ölçekli tarımı yapılmıştır. Bu da köle ticaretinin artmasına ve Afrika’dan kölelerin Amerika’ya getirilmesine yol açmıştır.
- Kültürel Değişiklikler:
- Avrupalılar, kendi dillerini ve dinlerini (özellikle Hristiyanlık) yaymaya çalışmışlardır. Misyoner faaliyetleri sonucu birçok yerli halk Hristiyanlığı benimsemiştir.
- Yerli kültürler, Avrupalıların kültürel etkisi altında kalmış ve bazı gelenekler, diller ve sosyal yapılar kaybolmuştur.
- Siyasi Değişiklikler:
- Avrupalı devletler, keşfettikleri bölgelerde koloniler kurarak yerel yönetimleri zayıflatmış ve kendi egemenliklerini tesis etmişlerdir.
- Yerel halklar, Avrupalıların askeri gücü karşısında direniş göstermekte zorlanmış ve çoğunlukla boyun eğmek zorunda kalmıştır.
- Sömürgeci devletler, yerel yönetim yapısını kendi yönetim biçimlerine göre yeniden düzenlemişlerdir.
- Sosyal Değişiklikler:
- Köle ticareti ve zorla çalıştırma politikaları, yerel toplumlarda sosyal yapıyı bozmuş ve büyük acılara yol açmıştır.
- Avrupa’nın etkisiyle sosyal hiyerarşiler değişmiş, yerel elitler ya tamamen ortadan kalkmış ya da Avrupalı sömürgecilerle işbirliği yaparak konumlarını korumaya çalışmışlardır.
Bu değişiklikler, yerli halkların yaşamlarını köklü bir şekilde dönüştürmüş ve genellikle yerli halklar için olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Ancak aynı zamanda dünya tarihi ve kültürünün gelişiminde büyük etkileri olmuştur.
Soru : İspanyol ve Portekizli gemicilerin keşfettikleri yerleri aşağıdaki bölümlere işaretleyiniz.
Cevap :
Bartolomeu Dias = Ümit Burnu
Vasko Dö Gama = Hindistan
Christopher Columbus = Amerika
Soru : Aşağıdaki tabloda ilgili alanlara coğrafi keşiflerin neden ve sonuçlarını yazınız.
Cevap :
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 67 Cevapları
Soru : Avrupa’nın bilimsel çalışmalarda, Müslüman bilim insanlarını örnek almasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Tartışınız.
Kısa Cevap :
Avrupa’nın bilimsel çalışmalarda Müslüman bilim insanlarını örnek alması, bilimsel gelişmelerin evrensel ve kültürler arası bir nitelik taşıdığını göstermektedir.
Müslüman bilim insanlarının çalışmalarını inceleyip faydalanan Avrupalılar, kendi bilimsel gelişimlerine önemli katkılar sağlamışlardır. Bu durum, bilginin ve bilimin paylaşılması ve işbirliğiyle ilerleyebileceğinin güzel bir örneğidir.
Uzun Cevap :
Avrupa’nın bilimsel çalışmalarda Müslüman bilim insanlarını örnek alması, bilim ve teknolojinin ilerlemesinde kültürler arası etkileşimin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Orta Çağ boyunca İslam dünyası, bilimsel araştırma ve yeniliklerde önemli bir merkez haline gelmişti. Müslüman bilim insanları, astronomi, matematik, tıp, kimya, fizik gibi birçok alanda önemli keşifler ve icatlar yapmışlardır. Bu bilgilerin Avrupa’ya aktarılması ve kullanılması birkaç yolla olmuştur:
- Çeviriler ve İslam Medreseleri:
- Endülüs’teki İslam medreselerinde ve kütüphanelerinde yapılan çeviriler sayesinde, Yunan, Hint ve İslam bilim adamlarının eserleri Latince’ye çevrilmiştir. Bu çeviriler, Avrupalı bilim insanlarına geniş bir bilgi birikimi sağlamıştır.
- Örneğin, İbn Sina’nın (Avicenna) tıp kitabı “El-Kanun fi’t-Tıb” (Tıbbın Kanunu) Avrupa’da uzun süre temel tıp kitabı olarak kullanılmıştır.
- Ticaret ve Kültürel Etkileşimler:
- Haçlı Seferleri ve Akdeniz ticaret yolları, İslam dünyası ile Avrupa arasında bilgi alışverişine olanak tanımıştır.
- İslam dünyasında geliştirilen matematiksel ve astronomik bilgiler, Avrupa’da Rönesans döneminde yeniden keşfedilerek kullanılmıştır.
- Eğitim ve Öğretim Kurumları:
- Avrupa’daki üniversiteler, İslam medreselerinden esinlenerek kurulmuş ve bu kurumlarda İslam dünyasından alınan bilimsel bilgiler öğretilmiştir.
- Matematikte, Al-Khwarizmi’nin çalışmaları, Avrupa’da cebirin temellerini atmış ve modern matematiğin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Bu etkileşimler, bilimin evrensel bir değer olduğunu ve kültürel sınırları aşarak ilerlediğini göstermektedir. Müslüman bilim insanlarının çalışmalarının Avrupa’da kullanılması, bilginin paylaşılması ve işbirliği yapılmasının ne kadar önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Bu durum, günümüzde de bilimsel çalışmaların küresel bir çaba olarak ele alınması gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 68 Cevapları
Soru : Rönesans Dönemi’nde yaşamış olan diğer sanatçı, yazar ve bilim insanlarını araştırınız ve hakkında edindiğiniz bilgileri defterinize yazınız.
Kısa Cevap :
Rönesans Dönemi’nde birçok önemli sanatçı, yazar ve bilim insanı yaşamıştır. Bunlar arasında Leonardo da Vinci, Michelangelo, Raphael gibi sanatçılar, William Shakespeare gibi yazarlar ve Galileo Galilei, Nicolaus Copernicus gibi bilim insanları bulunmaktadır. Her biri kendi alanında büyük katkılar sağlamış ve Rönesans’ın gelişimine önemli etkilerde bulunmuştur.
Uzun Cevap :
Rönesans Dönemi, sanat, edebiyat ve bilim alanında birçok önemli figürün ortaya çıktığı bir dönemdir. Bu dönemde yaşamış bazı önemli sanatçı, yazar ve bilim insanları şunlardır:
- Leonardo da Vinci (1452-1519):
- Rönesans’ın en önemli figürlerinden biri olan da Vinci, hem bir sanatçı hem de bir bilim insanı olarak tanınır. “Mona Lisa” ve “Son Akşam Yemeği” gibi ünlü tablolarının yanı sıra anatomi, mühendislik, botanik ve astronomi alanlarında da çalışmalar yapmıştır.
- Michelangelo Buonarroti (1475-1564):
- Michelangelo, heykeltıraş, ressam, mimar ve şair olarak tanınır. En ünlü eserleri arasında “David” heykeli ve Sistine Şapeli’nin tavan freskleri bulunmaktadır.
- Raphael Sanzio (1483-1520):
- Raphael, zarif ve dengeli kompozisyonları ile tanınır. “Atina Okulu” freski, onun en bilinen eserlerinden biridir ve Rönesans’ın sanat anlayışını yansıtır.
- William Shakespeare (1564-1616):
- Shakespeare, İngiliz edebiyatının en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilir. “Hamlet”, “Romeo ve Juliet”, “Macbeth” gibi eserleri, Rönesans dönemi edebiyatının en önemli örneklerindendir.
- Nicolaus Copernicus (1473-1543):
- Kopernik, güneş merkezli evren teorisini ortaya atarak astronomide devrim yaratmıştır. Onun bu teorisi, Rönesans’ın bilimsel düşünce yapısının temel taşlarından biri olmuştur.
- Galileo Galilei (1564-1642):
- Galileo, modern fiziğin ve astronominin kurucularından biri olarak kabul edilir. Teleskopla yaptığı gözlemler ve bu gözlemler sonucunda geliştirdiği teoriler, bilim tarihinde büyük bir dönüm noktası olmuştur.
Bu sanatçı, yazar ve bilim insanlarının çalışmaları, Rönesans döneminin kültürel ve bilimsel ilerlemelerinin temelini oluşturmuş ve günümüz dünyasının gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 69 Cevapları
Soru : Aşağıda Rönesans öncesi bilim, kültür ve sanat anlayışlarına örnekler verilmiştir. Rönesans öncesi bilim, kültür ve sanat anlayışlarının karşısına Rönesans sonrası değişimleri yazınız.
Cevap :
- Kilise ne derse o doğru kabul edilirdi.
- Rönesans Sonrası: Bilimsel düşünce ve bireysel araştırma önem kazandı; kilisenin otoritesi sorgulandı.
- Bilim ve teknik alanındaki gelişmeler sınırlıydı.
- Rönesans Sonrası: Bilimsel keşifler ve teknik yenilikler hızlandı; deney ve gözlem önem kazandı.
- Yazarlar, araştırmacılar ve sanatçıların görüşlerine önem verilmezdi.
- Rönesans Sonrası: Sanatçılar ve bilim insanları toplumda saygınlık kazandı; eserleri ve görüşleri büyük ilgi gördü.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 70 Cevapları
Soru : Reform hareketleri ile bilim arasında nasıl bir ilişki vardır? Açıklayınız.
Kısa Cevap :
Reform hareketleri, kilisenin otoritesini sorgulayan ve bireysel düşünceyi öne çıkaran bir süreçtir. Bu durum, bilimsel düşüncenin de önünü açmış ve bilim insanlarının bağımsız araştırmalar yapmalarını teşvik etmiştir.
Uzun Cevap :
Reform hareketleri, özellikle 16. yüzyılda Martin Luther ve diğer reformcular tarafından başlatılan ve Katolik Kilisesi’nin otoritesini sorgulayan bir süreçtir. Bu hareketler, kilisenin dini dogmalarını ve otoritesini eleştirerek, bireysel düşünce ve özgürlüğü ön plana çıkarmıştır. Reform hareketleri ile bilim arasındaki ilişki şu şekilde açıklanabilir:
- Kilisenin Otoritesinin Azalması:
- Reform hareketleri, kilisenin mutlak otoritesini zayıflatmış ve insanların dini konularda bireysel düşünmelerini teşvik etmiştir. Bu durum, bilimsel araştırmaların da kilisenin dogmalarından bağımsız olarak yapılabilmesini sağlamıştır.
- Eğitim ve Bilimsel Araştırmaların Desteklenmesi:
- Reform hareketleri, eğitim sisteminde de değişikliklere yol açmış ve daha özgür düşünceyi teşvik eden eğitim kurumlarının kurulmasına zemin hazırlamıştır. Bu kurumlar, bilimsel araştırmaların gelişmesine katkıda bulunmuştur.
- Bireysel Düşüncenin Teşviki:
- Reform hareketleri, bireysel düşünceyi ve sorgulayıcı yaklaşımı teşvik etmiştir. Bu durum, bilim insanlarının bağımsız araştırmalar yapmalarını ve yeni keşifler yapmalarını kolaylaştırmıştır.
- Bilimsel Bilginin Yayılması:
- Matbaanın icadı ve Reform hareketleri ile birlikte, bilimsel bilgiler daha geniş kitlelere ulaşmıştır. Kitaplar ve bilimsel çalışmalar, daha hızlı ve geniş bir şekilde dağıtılmıştır.
Reform hareketleri, bilimin gelişimine dolaylı yoldan katkıda bulunmuş ve modern bilimsel düşün
Soru : Aydınlanma Çağı günümüz düşünce sistemini nasıl etkilemiş olabilir? Tartışınız.
Kısa Cevap :
Aydınlanma Çağı, insan aklının ve bireysel özgürlüğün önemini vurgulamıştır. Günümüz düşünce sistemi de bu değerlere dayanmaktadır. Aydınlanma düşünürlerinin, bilim, eğitim ve insan hakları konusundaki görüşleri, modern demokrasilerin ve hukukun temelini oluşturmuştur. Bu çağın fikirleri, bugün hala özgür düşünce, eşitlik ve adalet gibi temel değerleri desteklemektedir.
Uzun Cevap :
Aydınlanma Çağı, 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da gerçekleşen ve insan aklının, bilimsel düşüncenin ve bireysel özgürlüğün önemini vurgulayan bir dönemdir. Bu dönemin düşünürleri, toplumsal ve siyasi yapıların sorgulanmasını, bilimsel yöntemlerin benimsenmesini ve bireysel hakların korunmasını savunmuşlardır. Aydınlanma Çağı’nın günümüz düşünce sistemine etkileri şu şekillerde görülmektedir:
- Bilimsel ve Eleştirel Düşünce:
- Aydınlanma Çağı, bilimsel yöntemin ve eleştirel düşüncenin önemini vurgulamıştır. Bu dönemde, deney ve gözleme dayalı bilimsel araştırmalar teşvik edilmiştir. Günümüzde de bilimsel düşünce, teknolojik ve tıbbi ilerlemelerin temelini oluşturmaktadır.
- Eğitim ve Bilgiye Erişim:
- Aydınlanma düşünürleri, eğitimin ve bilginin yaygınlaştırılmasının toplumun gelişmesi için önemli olduğunu savunmuşlardır. Bugün de eğitim, bireylerin ve toplumların gelişimi için temel bir hak olarak kabul edilmektedir.
- Bireysel Özgürlük ve İnsan Hakları:
- Aydınlanma Çağı’nda, bireysel özgürlükler ve insan hakları üzerinde durulmuş, bu hakların korunması gerektiği vurgulanmıştır. Günümüz demokrasileri, bu temel haklar ve özgürlükler üzerine kurulmuştur.
- Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü:
- Aydınlanma düşünürleri, yönetim biçimlerinin sorgulanması ve demokratik ilkelere dayalı yönetimlerin benimsenmesi gerektiğini savunmuşlardır. Bugün, birçok ülke demokratik yönetim biçimini benimsemiş ve hukukun üstünlüğü ilkesini temel almıştır.
- Eşitlik ve Adalet:
- Aydınlanma Çağı, eşitlik ve adalet ilkelerini ön plana çıkarmıştır. Her bireyin eşit haklara sahip olması gerektiği görüşü, günümüzde de sosyal adalet ve insan hakları hareketlerinin temelini oluşturmaktadır.
Aydınlanma Çağı’nın bu düşünceleri, modern dünyada bireylerin özgürce düşünmesini, sorgulamasını ve kendi haklarını savunmasını teşvik etmiştir. Bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemeler, eğitimdeki gelişmeler ve demokratik yönetim biçimleri, Aydınlanma Çağı’nın mirası olarak günümüz düşünce sistemine etki etmeye devam etmektedir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 71 Cevapları
Soru : Aşağıda Montesquieu, Voltaire, Rousseau’ya ait sözler bulunmaktadır. Bu sözlerin sizde uyandırdığı düşünceleri ilgili alanlara yazınız.
Cevap :
Montesquieu: “Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir.”
- Bu söz, adaletin evrenselliğini ve toplumsal birliğin önemini vurgular. Bir kişiye yapılan haksızlık, toplumun genelinin huzurunu ve güvenliğini tehdit eder. Adaletin sağlanması, herkesin haklarının korunması anlamına gelir.
Voltaire: “Vatanımız bütün asil ruhlar için en mukaddes yerdir.”
- Bu ifade, vatan sevgisinin ve ulusal birliğin önemini dile getirir. Vatan, sadece bir toprak parçası değil, aynı zamanda değerlerin ve ideallerin korunduğu yerdir. Her bireyin, vatanını koruma ve ona katkıda bulunma sorumluluğu vardır.
Rousseau: “Bir ülke ne özgürlük olmaksızın ne de erdem olmaksızın iyi bir biçimde var olamaz.”
- Bu söz, bir ülkenin sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde var olabilmesi için özgürlük ve erdemin vazgeçilmez olduğunu belirtir. Özgürlük, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerini sağlar; erdem ise toplumun ahlaki ve etik değerlerini korur.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 73 Cevapları
Soru : Verilen bilgilerden hareketle tabloda ilgili alanlara Sanayi İnkılabı’nın olumlu ve olumsuz sonuçlarını örneğe uygun yazınız.
Kısa Cevap :
Olumlu Sonuçlar:
- Üretim artışı ve ekonomik büyüme sağlanmıştır.
- Yeni iş alanları ve fırsatlar yaratılmıştır.
- Teknolojik ilerlemeler ve yenilikler hızlanmıştır.
Olumsuz Sonuçlar:
- Çevre kirliliği ve doğal kaynakların tükenmesi artmıştır.
- İşçi hakları ve çalışma koşulları konusunda sorunlar yaşanmıştır.
- Şehirlerde aşırı nüfus artışı ve yaşam koşullarında bozulma meydana gelmiştir.
Uzun Cevap :
Olumlu Sonuçlar:
- Üretim ve Ekonomik Büyüme:
- Sanayi İnkılabı, üretim kapasitesinin artmasını sağlamış ve ekonomik büyümeyi hızlandırmıştır. Fabrikaların kurulması ve makineleşmenin yaygınlaşması, üretimde verimliliği artırmıştır.
- İş Alanları ve Fırsatlar:
- Yeni fabrikalar ve endüstriler, birçok yeni iş imkanı yaratmıştır. Bu durum, işsizlik oranlarını düşürmüş ve insanların geçim kaynaklarına erişimini kolaylaştırmıştır.
- Teknolojik İlerlemeler:
- Sanayi İnkılabı, birçok teknolojik yeniliğin ve icadın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Buhar makinesi, tekstil makineleri ve demiryolu gibi icatlar, sanayi ve ulaşımda devrim yaratmıştır.
- Şehirleşme ve Altyapı Gelişimi:
- Sanayi İnkılabı ile birlikte şehirleşme hızlanmış ve modern altyapılar (yollar, köprüler, demiryolları) inşa edilmiştir. Bu da şehirlerdeki yaşam koşullarının iyileşmesine katkıda bulunmuştur.
Olumsuz Sonuçlar:
- Çevre Kirliliği:
- Sanayi İnkılabı, fabrikalardan çıkan duman ve atıkların çevreye zarar vermesiyle çevre kirliliğini artırmıştır. Hava ve su kirliliği, halk sağlığını olumsuz etkilemiştir.
- İşçi Hakları ve Çalışma Koşulları:
- Sanayi İnkılabı döneminde işçilerin çalışma koşulları genellikle çok zordu. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve tehlikeli çalışma ortamları, işçilerin sağlığını ve refahını olumsuz etkilemiştir.
- Şehirlerde Aşırı Nüfus Artışı:
- Fabrikaların şehirlerde yoğunlaşması, kırsal alanlardan şehirlere büyük bir göç dalgası başlatmıştır. Bu da şehirlerde aşırı nüfus artışına ve yaşam koşullarının bozulmasına neden olmuştur.
- Toplumsal Eşitsizlik:
- Sanayi İnkılabı, zengin ve fakir arasındaki uçurumu artırmıştır. Sanayiciler ve fabrikatörler büyük servetler elde ederken, işçiler genellikle düşük gelirlerle zorlu yaşam koşullarına maruz kalmıştır.
Soru : Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam bağımsızlık ekonomik bağımsızlıktan geçer.” sözünden yola çıkarak Osmanlı Devleti’nin siyasi bağımsızlığını değerlendiriniz.
Kısa Cevap :
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözü, bir devletin tam bağımsız olabilmesi için ekonomik olarak da bağımsız olması gerektiğini vurgular. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ekonomik bağımlılık artmış, dış borçlar ve kapitülasyonlar nedeniyle ekonomik kontrol büyük ölçüde yabancıların eline geçmiştir. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin siyasi bağımsızlığını da olumsuz etkilemiş ve zayıflatmıştır.
Uzun Cevap :
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam bağımsızlık ekonomik bağımsızlıktan geçer.” sözü, bir devletin tam anlamıyla bağımsız olabilmesi için ekonomik bağımsızlığını sağlaması gerektiğini ifade eder. Ekonomik bağımsızlık, bir ülkenin kendi kaynaklarını kullanarak kendi ekonomik politikalarını belirleyebilmesi ve dışa bağımlılıktan kurtulması anlamına gelir.
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yaşadığı ekonomik sorunlar, siyasi bağımsızlığını da büyük ölçüde etkilemiştir:
- Dış Borçlar ve Kapitülasyonlar:
- Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda artan dış borçlar ve kapitülasyonlar nedeniyle ekonomik olarak büyük ölçüde dışa bağımlı hale gelmiştir. Avrupa ülkelerinden alınan borçlar ve verilen imtiyazlar, Osmanlı ekonomisinin kontrolünü yabancıların eline geçirmiştir.
- Düyun-u Umumiye İdaresi:
- Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını ödeyememesi sonucu, Düyun-u Umumiye İdaresi (Genel Borçlar İdaresi) kurulmuştur. Bu idare, Osmanlı maliyesini ve vergi gelirlerini kontrol etmiş ve devletin ekonomik bağımsızlığını daha da zayıflatmıştır.
- Sanayileşme ve Ekonomik Gelişme Eksikliği:
- Osmanlı Devleti, sanayileşme ve ekonomik gelişme konusunda Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmıştır. Bu durum, Osmanlı ekonomisinin dışa bağımlılığını artırmış ve ekonomik olarak güçlü bir yapıya sahip olamamasına neden olmuştur.
- Siyasi Bağımsızlığın Zayıflaması:
- Ekonomik bağımlılık, Osmanlı Devleti’nin siyasi bağımsızlığını da zayıflatmıştır. Yabancı devletlerin ekonomik etkisi, Osmanlı yönetiminin iç ve dış politikalarını belirlerken bağımsız hareket etmesini zorlaştırmıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin uluslararası arenada zayıf bir konuma düşmesine neden olmuştur.
Atatürk’ün bu sözü, ekonomik bağımsızlığın önemini vurgulayarak, bir ülkenin tam bağımsız olabilmesi için ekonomik olarak güçlü ve bağımsız olması gerektiğini belirtmektedir. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yaşadığı ekonomik bağımlılık, siyasi bağımsızlığını da olumsuz etkileyerek, devletin zayıflamasına ve yıkılmasına yol açmıştır. Bu nedenle, ekonomik bağımsızlık, bir devletin siyasi bağımsızlığını ve ulusal güvenliğini koruyabilmesi için hayati öneme sahiptir.
7. Sınıf Sosyal Bilgiler MEB Yayınları Ders Kitabı Sayfa 74 Cevapları
Soru : Avrupa’daki gelişmelerin insan hakları açısından olumsuz sonuçlarını defterinize yazınız.
Kısa Cevap :
Avrupa’daki sanayileşme ve sömürgecilik gibi gelişmelerin insan hakları açısından bazı olumsuz sonuçları olmuştur. Sanayi Devrimi ile birlikte işçi sınıfı kötü çalışma koşullarına maruz kalmış, sömürgecilik ise birçok yerli halkın haklarının ihlal edilmesine ve zorla çalıştırılmasına neden olmuştur.
Uzun Cevap :
Avrupa’daki çeşitli gelişmeler, insan hakları açısından hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratmıştır. Özellikle Sanayi Devrimi ve sömürgecilik, insan hakları açısından ciddi olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Bu gelişmelerin insan hakları üzerindeki olumsuz etkilerini şu şekilde özetleyebiliriz:
- Sanayi Devrimi:
- Kötü Çalışma Koşulları: Sanayi Devrimi ile birlikte fabrikalarda çalışan işçilerin çalışma koşulları son derece kötüydü. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve tehlikeli çalışma ortamları, işçilerin sağlığını ve güvenliğini tehdit etti.
- Çocuk İşçiliği: Sanayi Devrimi döneminde çocuk işçiliği yaygın bir hale geldi. Çocuklar, fabrikalarda düşük ücretlerle ve uzun saatler boyunca çalıştırıldı, eğitim ve sağlık haklarından mahrum bırakıldı.
- Konut Sorunları: Hızlı şehirleşme ve nüfus artışı, şehirlerde konut sorunlarına yol açtı. İşçi sınıfı, sağlıksız ve aşırı kalabalık koşullarda yaşamaya zorlandı.
- Sömürgecilik:
- Yerli Halkların Hak İhlalleri: Sömürgeci güçler, yerli halkların topraklarını zorla ele geçirdi ve kaynaklarını sömürdü. Bu süreçte yerli halklar, temel haklarından mahrum bırakıldı ve zorla çalıştırıldı.
- Kültürel Asimilasyon: Sömürgecilik, yerli kültürlerin ve dillerin yok olmasına neden oldu. Yerli halklar, kendi kültürlerinden koparılarak sömürgeci güçlerin kültürüne asimile edilmeye çalışıldı.
- Köle Ticaret: Sömürgecilik döneminde köle ticareti yaygınlaştı. Milyonlarca Afrikalı, köle olarak Amerika ve Avrupa’ya taşındı ve insanlık dışı koşullarda çalıştırıldı.
- Diktatörlükler ve Totaliter Rejimler:
- İnsan Hakları İhlalleri: 20. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan diktatörlükler ve totaliter rejimler, ciddi insan hakları ihlallerine yol açtı. Faşist ve komünist rejimlerde bireysel özgürlükler kısıtlandı, muhalifler baskı altına alındı ve pek çok insan keyfi olarak hapsedildi veya öldürüldü.
- Savaş ve İnsanlık Suçları:
- Savaşların Etkileri: Avrupa’da yaşanan iki dünya savaşı, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine ve büyük insanlık suçlarının işlenmesine neden oldu. Holokost ve diğer savaş suçları, insan hakları açısından büyük travmalar yarattı.
Bu gelişmeler, Avrupa’nın insan hakları açısından tarih boyunca hem ilerlemeler kaydetmesine hem de ciddi ihlaller yaşamasına yol açmıştır. Sanayi Devrimi ve sömürgecilik, insan haklarının ihlal edilmesine ve birçok insanın zor koşullar altında yaşamasına neden olmuş, ancak aynı zamanda bu olumsuzluklar, insan hakları mücadelesinin ve modern insan hakları hareketlerinin gelişimine de katkıda bulunmuştur.