4. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 166-167 Tuna Yayıncılık
İlkokul 4. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Toprak Ana Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 166, 167
4. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Toprak Ana Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları
4. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 166, 167 Cevapları, öğrencilere Toprak Ana serbest okuma metni ile doğanın değerini ve korunmasının önemini vurgulayan etkinlikler içerir. İlkokul 4. Sınıf Türkçe Kitabı Toprak Ana Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları, çocukların metni anlamalarına yardımcı olurken, onlara doğaya karşı sevgi ve sorumluluk kazandırmayı hedefler.
4. Sınıf Türkçe Tuna Yayınları Ders Kitabı Cevapları, öğrencilerin metin üzerinden çevre bilinci geliştirmesine destek sunar. 4. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 166-167 Tuna Yayıncılık sayfalarındaki etkinlikler, okuma-anlama becerilerini geliştirirken doğanın korunması ile ilgili önemli mesajlar verir.
4. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 166-167
TOPRAK ANA
Ben de ağır ağır yürürken düşünüyordum: Ancak benim oğullarım gibi yiğitler halkı düşmandan koruyabilirdi. Tek sağ olsunlar… Sağ olsunlar ve zaferle dönsünler. Ondan sonrası kolaydı, bir deri bir kemik kalsak bile her engeli aşar, her güçlüğün üstesinden gelirdik. Önemli olan sağ kalmak. Ama zafer de gecikmesin artık, çabuk gelsin! Çabuk gelsin! Elbette yalnız benim dileğim değildi bu. Bütün halkın amacı, umudu, hayali bu idi. Bu yüzden de ben, her fedakârlığa, her güçlüğe katlanmaya hazırdım.
En küçük oğlum Caynak daha on sekizini bile doldurmadan cepheye gönderildiği zaman bile dişimi sıktım, dilimi tuttum ve acılarımı içime attım.
Kış sonuna doğru askerlik şubesine sık sık çağrılmış, kendi yaşındaki gençlerle birlikte yat-kalk ve silah kullanma talimleri yapmıştı. Zaten bu talimler âdet olmuş ve buna hepimiz alışmıştık. Bir endişe duymuyordum. Eğitim görüyor, manevra yapıyorlardı: “Yat! Kalk!.. Sağa bak, sola bak!” gibi on beş günlük bir talimden sonra dönüp geliyorlardı.
Bir defasında gidişinin ikinci gününde döndü. Buna çok şaştım:
— Niye bu kadar çabuk bıraktılar, umarım bir daha hiç çağırmazlar, dedim.
— Bırakmadılar ana, yarın yine gideceğim, dedi Caynak. Bu defa biraz daha fazla
4. Sınıf Türkçe Tuna Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 167 Cevapları
Ona inandım. Şüphelenmek aklıma bile gelmedi. Caynak o gün bir tuhaf davranıyordu. Çıkacağı uzun bir yolculuğa hazırlanıyordu sanki. Öğleden evvel elinde çekiç ve çivilerle avluda, ahırda, ambarda dolaştı durdu. Gevşeyen çivilere bir çekiç vuruyor, düşen çivilerin yerine yenisini çakıyor. Daha sonra koca bir yığın yakacak odun hazırladığını, arka avluda gübreliği temizlediğini, ambarın damına attığımız otları kurutmak için aktardığını fark ettim. Akşam üzeri eve geldiğimde avluyu iyice temizlediğini, at yemliğini onardığını gördüm. O yemliğe de ihtiyacımız vardı. Babamız evdeyken bir atın her zaman el altında, emrinde bulunmasını isterdi…
— A evladım, bütün bu işlerin hepsini birden yapmana ne gerek var, o onarımları yapman için yazın bol bol vaktin olacak, demiştim.
Bana, eli değmişken, vakti de varken yapmak istediğini, sonra belki vakit bulamayacağını söylemişti. O bu cevabı verdiği zaman da uyanmamış, bir şey anlayamamıştım. Sadece (…) işlerinin çokluğu gelmişti aklıma. Gerçek sebebi ancak gitmesinden sonra öğrendik. Bize bir mektup yazmış ve bunu istasyondan bir arkadaşı ile göndermişti! Tanrım! Bu ne çocukluk, bu ne maskaralık! Ah yavrum ah! Mektup yazmak iyi de veda etmeden gitmek olur mu hiç? O haberi duyduğum zaman aklımı yitirecek olsam bile gideceğini bana söylemeliydin.
Konuşmadan, veda edemeden gittiği için bizden çok özür diliyordu. Böylesinin daha kolay, acıları uzatmaktansa her şeyin bir çırpıda bitivermesinin daha iyi olacağını düşünüyormuş. “Daha az acı çekesiniz, olayı bir anda öğrenip kararımdan dolayı bana hak veresiniz istedim.” diyordu. Ne bileyim, belki o haklıdır. Elbette acı haberi yüzüme söylemek onun için pek güç bir şeydi. Belki seller gibi gözyaşı dökerek ağlayacaktım. Belki yalvararak onu caydırmaya çalışacağımdan korkuyordu…