5. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98-99 KOZA Yayınları
5. Sınıf Türkçe Kitabı Yarın İçin Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 98, 99
5. Sınıf Türkçe Kitabı Yarın İçin Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları
5. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98-99
YARIN İÇİN
Ben çalışmayı, para kazanmayı severim. İnsanın iyi yaşaması için gerekli bir şey para. Bunun için de işten hiç yılmam. Arkadaşlarım hep takılırlar bana: “Sen parayı çok seviyorsun. Paracıl birisin. Böyle giderse kısa sürede zengin olacaksın.” diyorlar.
Varsın öyle düşünsünler, varsın öyle desinler. Benim öyle bir amacım yok. Ancak bugünün bir de yarını var. Yarının neler getireceğini kim bilebilir? Bugünden yarını da düşünmek zorundayız. Bu düşünceme arkadaşlar katıla katıla gülüyor, gırgıra alıyorlar beni. “Şu düşündüğüne bak be İsmail. Bugünden yarını ne diye düşünelim ki? Yaşadığımız günün tadını çıkarmalıyız. Yarını şimdiden düşünmeye ne gerek var?” diyorlar.
Ama ben böyleyim işte. Yarının bize neler getireceğini aklımdan çıkarmam hiç. Yaşamımı ona göre düzenlerim.
Haklıymışım. Doğru düşünüyormuşum. Başıma gelenler bunu bana öğretti. Bakın ne oldu? Üç ay önce soğuk bir ocak akşamıydı. Çalıştığım fabrikadan arkadaşlarla çıkmış, evlerimize gidiyorduk. Bizim ev kasabanın öte yakasındadır. Ahşap bir evdir. Dedemin dedesinden kalmış ata yadigârı. Bu nedenle içinde oturduk, satmayı ya da yeni bir ev almayı düşünmedik. Dedim ya, ata yadigârı.
5. Sınıf Türkçe KOZA Yayınları Ders Kitabı Sayfa 99 Cevapları
Köprünün tam yanına gelmiştim ki birden bizim evin bulunduğu yerden alevlerin yükseldiğini gördüm. Bağrışmalar, çığlıklar, “Yetişin, yangın var!” Sesler ortalığı dolduruyordu. Koşuşan koşuşana.
Hemen koşmaya başladım. Gördüğüm manzarayı ömrüm boyunca unutamam. Anam, karım ve iki çocuğum dövünüyor, alevler içindeki eve bakıyorlar. Onları dışarıda görünce ferahladım. Demek can kaybı yoktu. Mal nasıl olsa yerine konurdu. Beni görünce daha çok ağlamaya başladılar. Anam dizlerini dövüyor, bir yandan da:
“Gitti, oğlum her şeyimiz yandı kül oldu. Mahvolduk, mahvolduk. Hiçbir şeyimiz kalmadı, ah hiçbir şeyimiz kalmadı.” diye ağlayarak konuşuyordu. Çocuklar da ona katılıyor, ağlaşıyorlardı. Komşular, susturmaya, yatıştırmaya çalışıyorlardı. Ne ki susacak gibi değillerdi.
Bizim kasabada evler aralıklı kurulmuştur. Yangın öteki evlere sıçramadı. Bir bizim evde kaldı. Yılların kuruttuğu, yaşlı ahşap bir evdi. Alevler kısa sürede yalayıp yuttu. Komşuların yardımıyla birkaç parça eşyamız kurtulmuştu. Geceyi dayımların evinde geçirdik. Anamlara:
“Üzülüp ağlamanın hiçbir yararı yok. Yanan şeyleri geri getiremeyiz ama yenilerini almak elimizdedir. Üzülmeyin.” dedim.
Ertesi sabah işe koyuldum. Yarın kaygısıyla biriktirdiğim para vardı. Bugünleri, başımıza gelecek kötü olayları düşünerek biriktirmiştim. Hiç düşünmeden harcamaya başladım. Önce köprü altında yeni yapılan apartmanlardan bir daire satın aldım.
İçini dayayıp döşedim. Her şeyimizi yeniledim. İki hafta içerisinde hiçbir eksiğimiz kalmadı.
Yeni evimize taşındığımız gün bir anam üzüntülüydü. Yanan evde geçmişti bütün ömrü. Sanki yangın onun anılarını da yakmıştı. O akşam bana:
“Her şeyi yeniledin, her şeyin en iyisini aldın. Ama çok da para harcadın oğlum.” dedi. “Ne zorluklarla kazanmıştın sen o parayı.”
“Olsun, üzülme ana.” dedim. “İnsan, böyle günler için para biriktirir; yoksa ne diye biriktirelim.”
Emin ÖZDEMİR