6. Sınıf Din Kültürü FCM Yayıncılık Kitabı Sayfa 97-98-99-100
6. Sınıf Din Kültürü Ders Kitabı 4. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları Sayfa 97, 98, 99, 100
4. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları
6. Sınıf Din Kültürü FCM Yayıncılık Kitabı Sayfa 97-98-99-100
A. Aşağıdaki soruların cevaplarını boş bırakılan satırlara yazınız.
1. Peygamberimiz (s.a.v.), İslam’a davetine niçin en yakınlarından başlamıştır? Açıklayınız.
Uzun Cevap :
Bir davanın yayılması şüphesiz ki yayılmasına ve insanları bildirilmesine bağlıdır.
Peygamber efendimiz de kendine gelen bu emri ilk önce çok güvendiği ve kendisini yakından tanıyan kişilere duyurmakla başlamış daha sonra “Önce en yakın akrabalarını azaptan sakındır. “ayeti indiği zaman ise yakın akrabalarını buradaki Emir üzerine davet etmeye başlamıştır.
Peygamber efendimizin hareketleri kendi başına olmayıp ilahi bir Emir neticesinde olduğu için Allah’tan Emir almadıkça hareket etmemiştir.
Peygamber Efendimiz Hz. Ali’yi yanına çağırarak şöyle dedi:
“Yâ Ali, Cenâb-ı Hakkın, yakın akrabamı azabla korkutmamı emir buyurması, bana çok güçlük verdi. Ben iyi biliyorum ki, ne zaman onlara bu işi açmaya kalksam; onların beni, hoşlanmadığım bir şeyle ithama kalkışacaklarını göreceğim.”
uzun müddet evinden çıkmadığını gören, başta Hz. Safiyye ile diğer halaları, durumunu öğrenmek için ziyâretine geldiler. Efendimiz onlara,
“Benim hiçbir şeyden şikâyetim yok. Rahatsız falan değilim. Fakat Allah, bana yakın akrabamı, azabla korkutmamı emretti. Abdülmuttaliboğullarını toplayıp, onları Allah’a îmâna davet etmek istiyorum.” dedi. Halaları,
“Dâvet et, ama sakın, onlardan Ebû Leheb’i dâvet edeyim deme. Çünkü o, senin dâvetine asla icabet etmez.” diye konuştular. Sonra da,
“Biz nihâyet kadınız.” diyerek Resûlullahın yanından ayrıldılar.
Dâvâsını açıklama emrini alan Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hazret-i Ali’ye şu emri verdi:
“Bize sadece bir kişilik et yemeği yap ve bir kap da süt doldur. Sonra da Abdülmuttaliboğullarını topla, onlarla konuşacağım. Emrolunduğum şeyi onlara bildireceğim.” Peygamber Efendimiz karşılaşacağı güçlükleri tahmin etmiş.
2. Hz. Peygamber (s.a.v.), İslam’ı Mekke’de yayarken ne gibi zorluklarla karşılaşmıştır? Bilgi veriniz.
Uzun Cevap :
Hz Peygamber islami Mekke’ de yayarken daha önce kendisini seven ve saygı duyan amcası ve akrabaları gibi yakın kişiler tarafından hakaretlere ve öldürülmeye çalışılmak gibi kötü muamelelerle karşılaşmıştır.
Ukbe b. Ebî Muayt, Hz. Peygamber (s.a.s), namaz kılarken elbisesini boynuna sararak onu boğmaya çalıştı. Ukbe’nin bu saldırısından Rasûlullah’ı (s.a.s) Hz. Ebû Bekir (r.a) kurtardı. Sonra da: “Rabbim Allah, diyor diye bir adamı öldürecek misiniz?” mealindeki Mü’min Suresi’nin 28. ayet-i kerimesini sonuna kadar okudu.[13]
Ebû Cehil Kabe’ de namaz kılan Peygamberimiz için “Hanginiz gidip filancalarda bugün boğazlanan devenin işkembesini ve döl eşini olduğu gibi kanlı kanlı getirip, secdede iken onun üzerine koyar?” diye seslendi.
Gözü dönmüşlerden biri olan Ukbe bin Ebî Muayt, ortaya atıldı.
“Ben yaparım.” dedi ve oradan ayrıldı. Az sonra, ruhu kararmış bu adam, elinde deve işkembesi ile Peygamber Efendimizin yanında göründü.
Resûl-i Ekrem, her şeyden habersiz, Cenâb-ı Hakkın huzurunda secdeye varmıştı.
Gözü dönmüş Ukbe, getirdiği deve işkembesini iki küreği arasına koydu. Ruh ve vicdanları şirkin karanlıklarına gömülü müşrikler manzarayı kahkahalarla seyrediyorlardı.
Muhterem babasının, müşriklerin bu âdice hareketine maruz kaldığını duyan Hazret-i Fâtıma, koşa koşa geldi. İşkembeyi tuttuğu gibi suratlarına çarparcasına müşrik gürûhuna doğru fırlattı.
Namazını bitiren Hazret-i Resûlullahın mübârek dudaklarından,
“Allah’ım, Kureyş’i sana havale ediyorum.” cümlesi döküldü.
Bu cümlesini üç kere tekrarladı. Sonra da müşrik elebaşlarının isimlerini teker teker zikrederek, onları da sonsuz kudret sahibi Cenâb-ı Hakka havale etti.
Ebû Leheb oğlu Uteybe’ye emir verdi. Uteybe, Peygamberimiz (s.a.v.)’in yanına vardı. O sırada Efendimiz Necm Sûresini okuyordu. Bunu duyan Uteybe,
“Necmin Rabbına andolsun ki, ben senin peygamberliğini inkâr ediyorum.”
dedi ve küstahça Kâinatın Efendisine doğru tükürdü.
Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemil Efendimizin gidip geldiği yola, her gün bıkmadan usanmadan sert dikenli çalılar döküp saçıyor ve âdetâ bu davranışından zevk alıyordu.
Resûl-i Ekrem (a.s.m.), Safâ Tepesinde ilk olarak, Kureyş’e açıktan İlâhî davette bulunurken, kocası Ebû Leheb, Peygamberimiz (s.a.v.)’e çıkışmış, hatta hakaret etmiş, “Helâk olasıca, bizi bunun için mi buraya çağırdın.” demek küstahlığında bulunmuş ve Efendimize doğru, yerden kaldırdığı bir taşı savurmuştu. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, Tebbet Sûresini inzal buyurmuştu.
Her şeye rağmen Peygamber Efendimizi rahatsız etmekten vazgeçmeyen Ebû Cehil, yine bir gün,
“Vallahi, Muhammed’i secdede görürsem, boynuna basacak ve boynunu yerlere sürteceğim.” diye yemin etti.
Tam o sırada Resûl-i Kibriya Efendimiz çıka geldi. İbn-i Abbas, durumu kendilerine arzedince, birden hiddetlendi ve kapıdan girmeyi dahi beklemeden, aceleyle duvardan aşıp Mescid-i Haram’ın içine girdi. Alâk Sûresini sonuna kadar okudu ve secdeye vardı.
Etrafta bulunanlar Ebû Cehil’e,
“Ey Ebû Cehil, işte Muhammed!” diye seslendiler.
Ebû Cehil’in Resûl-i Ekreme doğru ilerlemesiyle dönmesi bir oldu. Seyredenler şaşkınlık içinde,
“Ne oldu, neden döndün?” diye sordular. Ebû Cehil, onlardan daha şaşkın bir edâ içinde:
“Benim gördüğümü, siz görmüyor musunuz?” diye cevap verdi ve arkasından ilâve etti: “Vallahi, onunla benim arama ateşten bir uçurum açıldı.”
Ebû Cehil ve Velid bin Muğîre`nin de bulunduğu Mahzumoğullarından bir topluluk, uzun uzun konuştuktan sonra Peygamber Efendimizin vücudunu ortadan kaldırmaya karar verdiler. Bu görevi Velid bin Muğire ‘ ye verdiler.
esûl-i Ekrem, namazda Kur`ân okumaya başladığı bir sırada, Velid yanına kadar sokuldu. Fakat, o da ne! Öldürmeye gittiği zâtın sesi var, okuduğu Kur`ân şirk kiriyle paslanmış kulağına geliyor, fakat gözü onu bir türlü göremiyordu.
Velid şaşkınlaştı. Telaşla arkadaşlarının yanına döndü ve durumu anlattı. Bu sefer hep beraber gittiler. Fakat, yine Efendimizi görmediler. Çünkü, ileri gittiklerinde ses arkadan, arkaya doğru gittiklerinde ise ses ön taraftan geliyordu. Nihayet kalıp dağıldılar.
3. İsrâ ve Miraç Olayı ne demektir? Açıklayınız.
Kısa Cevap : “İsrâ ve Miraç Olayı ne demektir? Açıklayınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.
Uzun Cevap :
İsrâ; Peygamber Efendimizin bir gece Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya bir gece yürüyüşü ile götürülmesidir.
Miraç ; İsra ile gece yürüyüşünden sonra Peygamber Efendimizin yaşadığı göğe çıkma olayına denir.
Peygamberin Miraç Mucizesi ile ilgili ayet
“Kulunu (Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’ı) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla görendir.” (el-İsrâ, 1)
MİRAÇ İLE İLGİLİ HADİSLER
esûlullâh miraça çıkmadan sadrının temizlenmesini şöyle anlatır:
“Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında yatıyordum. Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. (Bu sözünü söylerken boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gösteriyordu.) Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (çıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra içerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk 6, Enbiyâ 22, 43; Müslim, Îman 264)
“−Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında uyku ile uyanıklık arasında idim… Yanıma merkepten büyük, katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak’tı. Ön ayağını gözünün gördüğü en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibrîl -aleyhisselâm- beni götürdü. Dünyâ semâsına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi.
«−Gelen kim?» denildi.
«−Cibrîl!» dedi.
«−Berâberindeki kim?» denildi.
«−Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-» dedi.
«−Ona Mîrâc dâveti gönderildi mi?» denildi.
«−Evet!» dedi.
«−Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!» denildi ve kapı açıldı.
Kapıdan geçince, orada Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ı gördüm.
«−Bu babanız Âdem’dir! O’na selâm ver!» denildi.
Ben de selâm verdim. Selâmıma mukâbele etti. Sonra bana:
«−Sâlih evlât hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!” dedi.
Sonra Hazret-i Cebrâîl beni yükseltti ve ikinci semâya geldik. Burada Hazret-i Yahyâ ve Hazret-i Îsâ -aleyhimesselâm- ile karşılaştım. Onlar teyzeoğullarıydı.
Sonra Cebrâîl beni üçüncü semâya çıkardı ve orada Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm- ile karşılaştık. Dördüncü kat semâda Hazret-i İdrîs -aleyhisselâm- ile, beşinci kat semâda Hârûn -aleyhisselâm- ile, altıncı kat semâda ise Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- ile karşılaştık.
«−Sâlih kardeş hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi. Ben onu geçince, ağladı. O’na:
«–Niye ağlıyorsun?» denildi.
«−Çünkü, benden sonra bir delikanlı peygamber oldu, O’nun ümmetinden Cennete girecek olanlar, benim ümmetimden Cennete girecek olanlardan daha çok!» dedi.[3]
Sonra Cebrâîl beni yedinci semâya çıkardı ve İbrâhîm -aleyhisselâm- ile karşılaştık.
Cebrâîl -aleyhisselâm-:
«−Bu, baban İbrâhîm’dir; ona selâm ver!» dedi.
Ben selâm verdim; O da selâmıma mukâbele etti. Sonra:
«−Sâlih oğlum hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi.
Daha sonra bana:
«−Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara Cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arâzisinin son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de Cennete çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!” demekten ibârettir.» dedi.
Sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen’in) Hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi.
Cebrâîl -aleyhisselâm- bana:
«−İşte bu, Sidretü’l-Müntehâ’dır!» dedi.”
Burada dört nehir vardı: İkisi bâtınî nehir, ikisi zâhirî nehir.
«–Bunlar nedir, ey Cibrîl?» diye sordum. Cebrâîl -aleyhisselâm-:
«–Şu iki bâtınî nehir, Cennetin iki nehridir. Zâhirî olanların biri Nil, diğeri de Fırat’tır!»[4] dedi…” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6; Enbiyâ, 22, 43; Menâkıbu’l-Ensâr, 42; Müslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesâî, Salât, 1; Ahmed, V, 418)
Sidretü’l-Müntehâ’da Cebrâîl -aleyhisselâm-:
“–Ey Allâh’ın Resûlü! Buradan öteye yalnız gideceksin!” dedi. Resûlullâh:
“–Niçin ey Cibrîl?” diye sordu.
O da cevâben:
“–Cenâb-ı Hak bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kül olurum!..” dedi. (Râzî, XXVIII, 251)
Efendimiz’e soruldu:
“–Yâ Resûlallâh! Sidre’yi kaplayan ne gördün?”
Buyurdular ki:
“–Altundan pervânelerin onu bürüdüğünü ve her yaprağında bir meleğin oturup Allâh’ı tesbîh ettiğini gördüm.” (Taberî, XXVII, 75; Müslim, Îman, 279)
Peygamberimizin Allah Teâla’yı görmesi
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh-’tan gelen rivâyete göre Resûl-i Ekrem:
“Ben, yüce Rabbimi gördüm!” buyurmuştur. (Ahmed, I, 285; Heysemî, I, 78)
Bir başka rivâyette Peygamber Efendimiz “Rabbini gördün mü?” sorusuna cevâben:
“Bir nûr gördüm!” buyurmuşlardır. (Müslim, Îman, 292)
4. Peygamberimiz (s.a.v.) ve Müslümanlar niçin Medine’ye hicret etmişlerdir? Belirtiniz.
Uzun Cevap :
Hicret; Hazreti Muhammed (sav) in, İslamlığı yaymaya başladığı ilk yıllarda Mekke’de gördüğü aşırı baskı nedeniyle Medine’ye göçmesi olayı. 622 yılında gerçekleşmiştir.
5. Mescid-i Nebi’nin, Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde ne gibi sosyal işlevleri vardı? Belirtiniz.
Uzun Cevap :
Mescid-i Nebevi diğer ismiyle Mescid-i Nebi bizzat Hz. Peygamber tarafından yaptırılmıştır.
Mescid-i Nebevi’nin adı Kur’an-ı Kerim’de doğrudan geçmemesine rağmen “ilk günden takva üzerine kurulan mescid” ifadesiyle (et-Tevbe 9/108) Mescid-i Nebevi veya Mescid-i Kuba’ nın kastedildiği rivayeti vardır.
Mescid-i Nebevi Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) döneminde herhangi bir değişikliğe uğramadı. Ancak artan ihtiyaç üzerine önce Hz. Ömer (radıyallahu anh) tarafından 638 yılında, daha sonra da Hz. Osman (radıyallahu anh) döneminde genişletilerek yeniden inşa edildi (649-650).
6. Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine’de sosyal barışı sağlamak için ne gibi çalışmalar yapmıştır? Bilgi veriniz.
Uzun Cevap :
Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de toplumsal barışı sağlamak için çok güzel bir örnek teşkil edecek olan Müslümanları birbirine kardeş yapma şeklinde ikişer gruplarda herkesi birbirine emanet etmiştir.
Böylece hiç kimse açıkta kalmayarak herkes birbirine kardeşi olmuş ve bu kardeşler birbirlerine hem maddi hem manevi anlamda gözetmiştir.
Ayrıca kan davaları görülmüş ve kişisel barıştırarak düşmanlıklar giderilmiştir.
Böylece Müslümanların arasında fitne girebilecek ortamlar ortadan kaldırılmıştır.
Ayrıca diğer din mensupları ile Güven ve siyasi anlaşmalar yapılmış böylece toplumsal düzen sağlanmak amaçlanmıştır.
7. Bedir Savaşı’nın başlıca sonuçları nelerdir? Belirtiniz.
Kısa Cevap : “Bedir Savaşı’nın başlıca sonuçları nelerdir? Belirtiniz.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.
Uzun Cevap :
Madde Madde Bedir Savaşı’nın başlıca sonuçları;
- Müslümanların kazanmış olduğu ilk savaştır.
- Kadın olan bu savaş sayesinde İslam büyük bir itibar kazanmış ve tanımaya başlamıştır.
- Azılı kafirlerden olan ve Müslümanlara büyük eziyetleri bulunan 3 büyük düşman öldürülmüştür.
- Cenaze namazı kılınmış ve bazı esirler Müslümanlara okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmıştır.
- Ganimet paylaşımı yapılmıştır.
6. Sınıf Din Kültürü FCM Yayıncılık Kitabı Sayfa 98 Cevapları
B. Aşağıdaki şemaları doldurunuz.
1. İlk Müslümanların adlarını aşağıdaki şemaya yazınız.
Cevap : İlk Müslümanlar ; erkeklerden Hz Ebubekir, kadınlardan Hz Hatice , çocuklardan Hz Ali , kölelerden Hz Bilal’dir.
2. Hicret’in Müslümanlar için ne gibi faydaları ve sonuçları olmuştur? Aşağıdaki şemaya yazınız.
Kısa Cevap : “Hicret’in Müslümanlar için ne gibi faydaları ve sonuçları olmuştur?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.
Uzun Cevap :
Müslümanlar hicret sayesinde dinlerinde rahatça yaşayabilecekleri veya bilecekleri bir ortam bulmuş bu sayede dinlerini daha rahat öğrenerek ibadetleri ile meşgul olup güven içerisinde yaşamışlardır.
Bu din açısından çok büyük bir rahatlık sağlamış olsa da Müslümanların bazıları burada hastalanmış, bazıları zor günler geçirmiştir.
Sonuçta şehir değişikliği ve hava durumlarının farklılığı herkeste farklı şekillerde seyretmektedir.
Yine de sahabeler sabırla beklemiş ve Allahu Teala ayet-i kerimede onları överek methetmiştir.
Herkesin imtihanı birbirinden farklıdır.
C. Aşağıdaki soruların doğru seçeneğini işaretleyiniz.
1. Peygamberimize (s.a.v.) ilk inen ayetler aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bakara suresinin ilk beş ayeti
B) Müddessir suresinin ilk beş ayeti
C) Alak suresinin ilk beş ayeti
D) Fâtiha suresinin tamamı
2. Müslümanların ilk hicret ettikleri yer neresidir?
A) Medine B) Habeşistan
C) Taif D) Şam
6. Sınıf Din Kültürü FCM Yayıncılık Kitabı Sayfa 99 Cevapları
3. “Akabe Biatları” kimler arasında gerçekleşmiştir?
A) Peygamberimiz (s.a.v.) ile Yahudiler arasında
B) Peygamberimiz (s.a.v.) ile müşrikler arasında
C) Peygamberimiz (s.a.v.) ile Habeşistan hükümdarı arasında
D) Peygamberimiz (s.a.v.) ile Medineli Müslümanlar arasında
4. Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlara …………………………….., onlara Medine’de
yardım eden, destek olan Müslümanlara da ……………………. adı verilir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi kavramlar gelmelidir?
A) Ensar – muhacir B) Muhacir – ensar
C) Sahabi – muhacir D) Ensar – hicret
5. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz (s.a.v.) ile Yahudiler arasında yapılan Medine Sözleşmesi’nin maddeleri arasında yer almaz?
A) Yahudiler dinlerinde özgür olacaklar.
B) Yahudilerle Müslümanlar arasında çıkan sorunlarda, Hz. Peygamber (s.a.v.) hakem kabul edilecek.
C) Medine’ye bir saldırı olursa iki taraf şehri birlikte savunacaklar.
D) Yahudiler ve Müslümanlar birbirlerinin düşmanlarıyla ittifak kurabilecekler.
6. Aşağıdaki olay ve tarih eşleştirmelerinden hangisi hatalıdır?
A) Peygamberimize (s.a.v.) ilk vahiy gelişi – 610
B) Mekke’den Medine’ye hicret – 620
C) Uhud Savaşı – 625
D) Hudeybiye Antlaşması – 628
7. I. İlk Müslümanlardan biridir.
II. Peygamberimizin (s.a.v.) en yakın arkadaşı ve sadık dostudur.
III. Hicret yolculuğunda Peygamberimizin yanında yer almıştır.
Yukarıda sözü edilen sahabi kimdir?
A) Hz. Ömer (r.a.) B) Hz. Ebu Bekir (r.a.)
C) Hz. Osman (r.a.) D) Hz. Zeyd (r.a.)
6. Sınıf Din Kültürü FCM Yayıncılık Kitabı Sayfa 100 Cevapları
8. Peygamberimiz (s.a.v.), Hendek Savaşı’ndan önce müşriklerle yapacakları savaşta nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği konusunda, sahabilerle görüş alışverişinde bulunmuştur. Bunun sonunda Selman-ı Farisi adlı sahabinin Medine’nin etrafına hendek kazılmasına dair teklifi uygun bulunmuştur. Bu durum Peygamberimizin (s.a.v.) hangi özelliğini ortaya koymaktadır?
A) Peygamberimizin (s.a.v.) merhametli olduğunu
B) Peygamberimizin (s.a.v.) ilme önem verdiğini
C) Peygamberimizin (s.a.v.) istişareye önem verdiğini
D) Peygamberimizin (s.a.v.) sabırlı olduğunu
Ç. Aşağıdaki bilgilerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y” yazınız.
- ( Yanlış ) Peygamberimize (s.a.v.) ilk vahiy Sevr Mağarası’nda gelmiştir.
- ( Doğru ) Peygamberimizin (s.a.v.) eşi Hz. Hatice (r.a.) ile amcası Ebu Talip’in vefat ettiği yıla “Hüzün Yılı” adı verilmiştir.
- ( Doğru ) Peygamberimiz (s.a.v.) ilk mescidi hicret sırasında Kuba’da yapmıştır.
- ( Yanlış ) Peygamberimizin (s.a.v.) kabri, Mekke’de Kâbe’nin yanındadır.
- ( Doğru ) Hz. Hamza (r.a.) ile Hz. Ömer’in (r.a.) art arda İslam’a girmesi, Mekke’de İslam’ın yayılmasına ve Müslümanların güçlenmesine katkı sağlamıştır.
- ( Yanlış ) Hudeybiye Antlaşması, Peygamberimiz (s.a.v.) ile Yahudiler arasında yapılmıştır.
- ( Doğru ) Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Veda Haccı” sırasında Arafat’ta yaptığı konuşmaya “Veda Hutbesi” adı verilir.
- ( Yanlış ) Hz. Muhammed (s.a.v.) Taif’e gittiğinde, insanlar Peygamberimizi (s.a.v.) büyük bir sevgiyle karşıladı ve çok sayıda insan İslam’ı kabul etti.
D. Aşağıdaki Nasr suresinde boş bırakılan yerleri tamamlayınız.
Cevap :
Bismillahirrahmânirrahîm.
İzâ câe nasrullahi velfeth ve raeytennâse . yedhulûne fî
dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi . Rabbike .vestağfirh
İnnehû kâne tevvâbâ.