7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49 EKOYAY Yayınları

Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu Metni Etkinlik Cevapları Sayfa 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49


7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu Metni Etkinlik Cevapları


“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49 EKOYAY Yayınları”

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Kitabı Sayfa 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49


Soru : Türkler hangi nedenlerle Anadolu’yu yurt edinmişlerdir? Geçen yıl öğrendiğiniz bilgileri dikkate alarak açıklayınız.


Kısa Cevap :

Türkler, Orta Asya’dan çeşitli sebeplerle göç ederek Anadolu’yu yurt edinmişlerdir. Bu sebepler arasında, yeni yurt arayışı, İslamiyet’in yayılması, Bizans’ın zayıflığı ve Anadolu’nun verimli toprakları gibi faktörler bulunmaktadır.

Uzun Cevap :

Türkler, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etme sürecini birçok farklı sebebe dayanarak gerçekleştirmişlerdir. İlk olarak, Orta Asya’nın coğrafi ve iklimsel koşulları Türk boylarını yeni yurt arayışına itmiştir. Kuraklık, kıtlık ve nüfus artışı gibi nedenlerle göç etmek zorunda kalan Türkler, yeni ve verimli topraklar aramışlardır.

İkinci olarak, İslamiyet’in kabulü sonrası Türklerin cihat anlayışıyla İslamiyet’i yayma arzusu da Anadolu’ya göç etmelerinin sebeplerinden biri olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti’nin Anadolu’ya düzenlediği seferler ve Malazgirt Zaferi (1071) sonrasında Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.

Bizans İmparatorluğu’nun iç karışıklıklar ve taht kavgaları nedeniyle zayıflaması da Türklerin Anadolu’ya yerleşmesini kolaylaştırmıştır. Bu durum, Bizans’ın Anadolu’daki otoritesinin zayıflamasına ve Türklerin buraya daha rahat yerleşmesine zemin hazırlamıştır.

Son olarak, Anadolu’nun verimli toprakları, stratejik konumu ve ticaret yolları üzerinde bulunması Türkler için cazip hale gelmiştir. Bu nedenle, Anadolu’yu yurt edinmişler ve burada güçlü devletler kurmuşlardır.


Soru : Sizce Kayıların ok ve yayı sembol olarak kullanmalarının sebebi nedir?


Kısa Cevap :

Kayıların ok ve yayı sembol olarak kullanmaları, onların savaşçı ve güçlü bir boy olduklarını ifade eder. Ok ve yay, Kayıların askeri gücünü ve savaş kabiliyetlerini temsil eder.

Uzun Cevap :

Kayı boyunun ok ve yayı sembol olarak kullanmasının ardında derin anlamlar yatmaktadır. Ok ve yay, Türk kültüründe ve özellikle bozkır kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu semboller, Kayı boyunun savaşçı kimliğini, askeri yeteneklerini ve güçlerini temsil eder. Yayın esnekliği ve okun hızla hedefe ulaşması, Kayı boyunun çeviklik, hız ve stratejik düşünme kabiliyetlerini simgeler.

Ayrıca, ok ve yay, Türk mitolojisinde ve destanlarında da önemli bir yere sahiptir. Bu semboller, sadece fiziksel güç ve savaş yeteneğini değil, aynı zamanda adalet, doğruluk ve hedefe ulaşma azmini de ifade eder. Kayı boyu, bu sembollerle hem kendilerine hem de dış dünyaya güçlü, adaletli ve kararlı bir toplum oldukları mesajını vermişlerdir.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 37 Cevapları


Soru : Bizans İmparatorluğu ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin siyasi durumu Kayıları ve diğer Türk boylarını nasıl etkilemiştir? Tartışınız.


Kısa Cevap :

Bizans İmparatorluğu’nun zayıflaması ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin güçlü olması, Kayılar ve diğer Türk boylarının Anadolu’ya yerleşmelerini ve burada güç kazanmalarını sağlamıştır.

Uzun Cevap :

Bizans İmparatorluğu’nun siyasi zayıflığı ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin güçlenmesi, Kayılar ve diğer Türk boyları üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun iç karışıklıkları, taht kavgaları ve merkezi otoritesinin zayıflaması, Anadolu’da güçlü bir kontrol mekanizmasının olmayışına neden olmuştur. Bu durum, Türk boylarının Anadolu’ya yerleşmeleri ve burada rahatça hareket etmeleri için bir fırsat oluşturmuştur.

Türkiye Selçuklu Devleti’nin Malazgirt Zaferi (1071) sonrası Anadolu’ya hâkim olması, Türk boylarının bu bölgeye göç etmesini teşvik etmiştir. Selçuklu Devleti’nin sağlamış olduğu güvenlik ve istikrar ortamı, Kayılar ve diğer Türk boylarının Anadolu’da köyler, kasabalar ve şehirler kurmalarına olanak tanımıştır. Selçuklu sultanlarının, özellikle de Alp Arslan ve I. Kılıç Arslan gibi liderlerin, Anadolu’da Türklerin yerleşimini desteklemeleri, Türk boylarının burada kök salmalarını sağlamıştır.

Bu siyasi durum, Türk boylarının kendi beyliklerini kurmalarına ve daha sonra Osmanlı Devleti’nin temelini oluşturan Osmanlı Beyliği gibi güçlü devletlerin doğmasına zemin hazırlamıştır. Kayı boyu da bu süreçten faydalanarak Söğüt ve Domaniç bölgelerine yerleşmiş ve burada güçlü bir beylik kurarak Osmanlı Devleti’nin temellerini atmıştır.


Soru : Osman Bey’in ayrım yapmaksızın tüm halka adil davranması Osmanlı Beyliği’nin gelişmesine nasıl katkı sağlamıştır? Tartışınız.


Kısa Cevap :

Osman Bey’in ayrım yapmaksızın tüm halka adil davranması, Osmanlı Beyliği’ne halkın güvenini ve desteğini kazandırmış, böylece beylik hızla büyüyüp güçlenmiştir.

Uzun Cevap :

Osman Bey’in ayrım yapmaksızın tüm halka adil davranması, Osmanlı Beyliği’nin gelişiminde kilit bir rol oynamıştır. Adalet, Osmanlı Beyliği’nin temel ilkelerinden biri olmuş ve bu ilke, halkın beylik yönetimine duyduğu güveni artırmıştır. Osman Bey, yönetimi altında yaşayan farklı etnik ve dini gruplara adil ve eşit davranarak, onların sadakatini kazanmış ve böylece iç huzuru sağlamıştır.

Adaletli yönetim, sadece Türk ve Müslüman halkın değil, aynı zamanda gayrimüslim toplulukların da Osmanlı Beyliği’ne bağlılık duymasını sağlamıştır. Bu topluluklar, Bizans yönetimindeki adaletsizlikten ve baskıdan kaçarken Osmanlı’nın adil ve hoşgörülü yönetimini tercih etmişlerdir. Bu durum, Osmanlı Beyliği’nin hızla büyümesine ve yeni topraklar kazanmasına katkıda bulunmuştur.

Osman Bey’in adil yönetimi, aynı zamanda ekonomik kalkınmayı da desteklemiştir. Halkın güvenliği ve refahı sağlandığında, ticaret ve tarım gibi ekonomik faaliyetler de gelişmiştir. Bu ekonomik gelişme, beylik hazinesinin güçlenmesini ve ordunun daha iyi donatılmasını sağlamış, böylece Osmanlı Beyliği’nin fetihlerde ve savunmada daha başarılı olmasına yol açmıştır.

Sonuç olarak, Osman Bey’in adil yönetimi, Osmanlı Beyliği’nin iç huzurunu, ekonomik gücünü ve askeri yeteneklerini artırmış, bu da beyliklerin hızla büyüyerek güçlü bir devlete dönüşmesini sağlamıştır. Adaletin ve hoşgörünün esas alındığı bu yönetim anlayışı, Osmanlı Devleti’nin yüzyıllar boyunca süren başarısının temel taşlarından biri olmuştur.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 38 Cevapları


Soru : Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.


Osman Bey’in bağımsızlığını ilanı Âşık Paşazâde Tarihi’nde şöyle anlatılmaktadır:

Osman Bey’in Karacahisar’ı almasından sonra çok sayıda insanın gelip yerleşmesiyle Karacahisar kısa zamanda mamur oldu. Halk, Dursun Fakih’ten buraya kadı tayin etmesini ve cuma namazı kılınmasını istedi. Dursun Fakih, bu isteği Osman Bey’e iletti. Osman Bey “Ne gerekiyorsa yapılsın.” deyince Dursun Fakih: “Hanım! Sultandan izin almak gerektir.” dedi. Bunun üzerine Osman Bey:

“Bu şehri kendi kılıcımla aldım, sultanın bunda ne dahli var ki ondan izin alalım, ona sultanlık veren Allah bana da hanlık verdi. Eğer minneti şu sancaksa ben, kendi sancağımı kaldırarak düşmanlarla uğraştım. Eğer o, ben Selçuk hanedanındanım derse ben de Gökalp nesliyim. Eğer bu vilayete ben onlardan önce geldim derse Süleyman Şah dedem onlardan daha önce geldi.” dedi. Halk, bu sözlerden razı oldu. Kadılık ve hatiplik Dursun Fakih’e verildi. Cuma hutbesi Karacahisar’da okundu. Âşık Paşazâde Derviş Ahmed Âşıkî, Âşık Paşazâde Tarihi, s.59-60 (Özetlenmiştir.)

Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık devletin 1302’de Koyunhisar Savaşı’ndan sonra kurulduğunu şöyle açıklamaktadır:

Bir imparatorluk ordusuna karşı kazanılan Koyunhisar Savaşı, Osman’ı bölgede karizmatik bir bey durumuna getirmiştir. Çağdaş kaynak Pachymeres (Pakimeres) onun bu zaferle şöhretinin Kastamonu bölgesine kadar yayıldığını ve gazilerin onun bayrağı altına koşuştuklarını kaydeder. Bu zafer Osman’a bir hanedan kurucusu karizması kazandırmış, kendisinden sonra oğlu Orhan itirazsız beylik tahtına geçmiştir. Biz 1302 tarihini Osmanlı hanedanının, dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin kesin kuruluş tarihi olarak kabul edebiliriz.

Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı Tarihi Üzerine Araştırmalar I, s.17 (Özetlenmiştir.)


1. İlk metinde geçen “sultan” ifadesiyle hangi devletin hükümdarından bahsedilmektedir?


Cevap :

İlk metinde geçen “sultan” ifadesiyle, Türkiye Selçuklu Devleti’nin hükümdarından bahsedilmektedir. Osman Bey, Selçuklu Sultanı’ndan bağımsız olarak hareket ettiğini belirtmektedir.


2. İlk metne göre hükümdarlık sembolleri nelerdir?


Cevap :

İlk metne göre hükümdarlık sembolleri arasında “sancak” ve “cuma hutbesi” yer almaktadır. Osman Bey, kendi sancağını dalgalandırarak bağımsızlığını ilan etmiş ve Karacahisar’da cuma hutbesi okutmuştur.


3. Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili farklı görüşlerin olmasının sebebi nedir?


Cevap :

Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili farklı görüşlerin olmasının sebepleri arasında, tarihi kaynakların sınırlı ve birbirleriyle çelişkili olması, dönemin farklı tarihçilerinin olayları farklı perspektiflerden yorumlaması ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinin kademeli ve karmaşık olması sayılabilir. Ayrıca, devletin kuruluşunun belirli bir olay ya da tarih ile kesinleştirilmesinin zor olması da farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.


4. Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili hangi görüşü benimsediniz? Neden?


Cevap :

Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili olarak Halil İnalcık’ın görüşünü benimsiyorum. Halil İnalcık, 1302 yılında gerçekleşen Koyunhisar Savaşı’nı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak kabul etmektedir. Bu görüşü benimsememin nedeni, bu savaşın Osmanlı Beyliği’nin bölgedeki siyasi ve askeri gücünü pekiştirdiği ve Osman Bey’in karizmatik bir lider olarak tanınmasını sağladığıdır. Ayrıca, çağdaş kaynakların bu savaşı ve sonrasındaki gelişmeleri detaylı şekilde kaydetmiş olması da bu görüşü desteklemektedir.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 39 Cevapları


Soru : Osmanlı Devleti’nin Rumeli’nin fethini kolaylaştıran gelişmeler nelerdir?


Kısa Cevap :

Osmanlı Devleti’nin Rumeli’nin fethini kolaylaştıran gelişmeler arasında Bizans İmparatorluğu’nun zayıflaması, Balkanlarda siyasi birliğin olmaması, Osmanlı’nın güçlü askeri yapısı ve stratejik evlilikler yer almaktadır. Bu faktörler Osmanlı’nın bölgeye hızlı ve etkili bir şekilde yerleşmesini sağlamıştır.

Uzun Cevap :

Osmanlı Devleti’nin Rumeli’nin fethini kolaylaştıran birçok gelişme bulunmaktadır. İlk olarak, Bizans İmparatorluğu’nun iç karışıklıklar ve taht kavgaları nedeniyle zayıflamış olması, Osmanlılar için önemli bir fırsat yaratmıştır. Bizans’ın bölgedeki otoritesinin azalması, Osmanlıların Rumeli’ye rahatça girmesini sağlamıştır.

Balkanlar’daki siyasi durum da Osmanlı fethini kolaylaştıran bir diğer önemli faktördür. Bölgedeki çeşitli krallıklar ve prenslikler arasında siyasi birlik yoktu ve bu devletler birbirleriyle sürekli savaş halindeydiler. Bu durum, Osmanlıların bölgedeki fetihlerini ve ilerlemelerini kolaylaştırmıştır.

Osmanlı Devleti’nin güçlü ve disiplinli ordusu da Rumeli’nin fethinde önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı ordusu, düzenli bir yapıya sahip olup, taktik ve strateji bakımından üstün bir konumdaydı. Bu askeri güç, Osmanlıların Rumeli’de hızlı ve etkili fetihler gerçekleştirmesine olanak tanımıştır.

Stratejik evlilikler de Osmanlı Devleti’nin Rumeli’yi fethetmesinde etkili olmuştur. Osmanlı padişahları ve prensleri, Balkanlardaki yerel hanedanlarla evlilikler yaparak ittifaklar kurmuşlar ve bu sayede bölgedeki nüfuzlarını artırmışlardır.

Son olarak, Osmanlı Devleti’nin fethettiği yerlerde uyguladığı adaletli yönetim ve hoşgörü politikası, yerel halkın Osmanlı idaresini kabul etmesini ve desteklemesini sağlamıştır. Bu sayede Osmanlılar, fethettikleri bölgelerde kalıcı bir hakimiyet kurabilmişlerdir.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 40 Cevapları


Soru : Boğazlar bölgesinin fethedilmesi Osmanlı Devleti’ne neler kazandırmıştır?


Kısa Cevap :

Boğazlar bölgesinin fethedilmesi, Osmanlı Devleti’ne stratejik ve ekonomik üstünlük sağlamıştır. Osmanlı, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nı kontrol ederek Karadeniz ve Akdeniz arasındaki ticaret yollarını denetlemiş ve bölgedeki güvenliği artırmıştır. Ayrıca, boğazların kontrolü sayesinde İstanbul’un fethi kolaylaşmış ve Osmanlı Devleti’nin jeopolitik gücü artmıştır.

Uzun Cevap :

Boğazlar bölgesinin fethedilmesi, Osmanlı Devleti için birçok stratejik, ekonomik ve askeri avantaj sağlamıştır. Öncelikle, İstanbul Boğazı (Boğaziçi) ve Çanakkale Boğazı’nın kontrol altına alınması, Osmanlı Devleti’ne deniz ticareti üzerinde büyük bir denetim sağlamıştır. Karadeniz ve Akdeniz arasındaki ticaret yollarının kontrolü, Osmanlıların ekonomik gücünü artırmış ve bölgedeki ticaretin güvenliğini sağlamıştır.

Boğazların fethedilmesi, Osmanlı Devleti’nin askeri stratejisine de büyük katkı sağlamıştır. Boğazlar, İstanbul’un fethinde kritik bir öneme sahipti. Çanakkale Boğazı’nın kontrolü, Osmanlıların Avrupa yakasından Asya yakasına güvenli bir geçiş yapmalarına ve İstanbul’u kuşatmalarına olanak tanıdı. Bu stratejik kontrol, İstanbul’un fethini kolaylaştırdı ve Bizans İmparatorluğu’nun direncini kırdı.

Ekonomik açıdan, boğazların kontrolü Osmanlı Devleti’ne büyük gelirler sağladı. Ticaret gemilerinden alınan geçiş ücretleri ve gümrük vergileri, Osmanlı hazinesine önemli katkılar yaptı. Ayrıca, boğazların kontrolü, Osmanlıların Karadeniz ticaretine de hakim olmalarını sağladı, bu da devletin ekonomik kalkınmasına katkıda bulundu.

Jeopolitik olarak, boğazların fethedilmesi Osmanlı Devleti’nin Doğu ile Batı arasındaki stratejik konumunu güçlendirdi. Boğazlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa ve Asya’daki toprakları arasında bir köprü vazifesi gördü ve bu bölgelerin daha etkili bir şekilde yönetilmesini sağladı. Ayrıca, boğazların kontrolü, Osmanlı Devleti’ne Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de deniz üstünlüğü kazandırdı.

Sonuç olarak, boğazların fethedilmesi Osmanlı Devleti’ne ekonomik zenginlik, askeri stratejik üstünlük ve jeopolitik avantajlar kazandırmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun güçlü bir dünya devleti olmasının temel taşlarından biri olmuştur.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 41 Cevapları


Soru : Görsel 2.13’ü incelediğinizde Osmanlı askerleri ile ilgili hangi bilgilere ulaşabilirsiniz?


Cevap :

Ordunun yayalardan ve atlılardan oluştuğu

Padişahın ordunun başında sefere katıldığı

Fethedilen kalelerin burçlarına Osmanlı bayrağının dikildiğinin


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 42 Cevapları


Soru : Haberi okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.


1. Kültürel miras ifadesinden ne anlıyorsunuz? Örnek vererek açıklayınız.


Cevap :

Kültürel miras, geçmiş nesiller tarafından oluşturulmuş ve bugünkü nesillere aktarılan, evrensel değerlere sahip, tarihi ve kültürel önemi olan eserlere verilen isimdir. Bu miras, bir toplumun kimliğini ve tarihini yansıtan somut ve somut olmayan öğeleri içerir. Örneğin, Türkiye’deki Efes Antik Kenti veya Topkapı Sarayı somut kültürel mirasa örnek olarak verilebilirken, halk dansları veya geleneksel el sanatları somut olmayan kültürel mirasın örnekleridir.


2. Devletimizin kültürel mirasın korunmasına önem vermesinin sebepleri nelerdir?


Cevap :

Devletimizin kültürel mirasın korunmasına önem vermesinin sebepleri, tarih ve kültür bilincinin canlı tutulması, milli kimliğin ve toplumsal birlik duygusunun güçlendirilmesi ile ilgilidir. Geçmişin değerlerine sahip çıkmayan milletler, kimliklerini ve tarihsel bağlarını kaybetme riski taşır. Ortak geçmişe sahip çıkmak, toplumun bütünleşmesini sağlar ve gelecek nesillere zengin bir kültürel miras bırakır. Ayrıca, kültürel miras turizm aracılığıyla ekonomik faydalar da sağlar ve uluslararası prestiji artırır.


3. Osmanlı Devleti köprüler dışında fethettiği yerlere ne tür eserler kazandırmıştır?


Cevap :

Osmanlı Devleti, fethettiği bölgelerde sadece köprüler inşa etmekle kalmamış, aynı zamanda çeşitli kamu yararına hizmet eden birçok yapı da inşa etmiştir. Örneğin, camiler, medreseler (eğitim kurumları), imaretler (aşevleri), hastaneler, hamamlar, kervansaraylar ve çeşmeler gibi yapılar inşa edilmiştir. Bu eserler, fethedilen bölgelerin sosyal ve ekonomik yaşamını canlandırmış ve Osmanlı’nın kalıcı izlerini bırakmıştır. Mimar Sinan’ın eseri olan Süleymaniye Camii ve Külliyesi buna güzel bir örnektir.


4. Restorasyon projelerinin Balkan devletleri ile Türkiye arasındaki ilişkilere katkıları nelerdir?


Cevap :Restorasyon projeleri, Türkiye ve Balkan devletleri arasında önemli bir işbirliği zemini oluşturur. Bu projeler, ortak tarih ve kültürel bağların yeniden canlanmasına katkıda bulunur ve ülkeler arasındaki kültürel ve siyasi ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, bu tür işbirlikleri, iki taraf arasında güven ve dostluk duygularını pekiştirir, düşmanca tutumların azalmasına katkıda bulunur. Örneğin, Türkiye’nin Balkanlardaki Osmanlı eserlerinin restorasyonuna katkıda bulunması, bölgedeki kültürel mirasın korunmasına ve turizmin canlanmasına yardımcı olur, aynı zamanda karşılıklı anlayış ve işbirliğini artırır.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 43 Cevapları


Soru : İskân politikasının sonuçlarını ve Osmanlı Devleti’ne katkılarını aşağıdaki şemaya yazınız.


Cevap :

Askerî:

  • Yeni fethedilen bölgelerde Müslüman-Türk nüfusun artırılması, bu bölgelerde Osmanlı hakimiyetini güçlendirmiştir.
  • Stratejik bölgelerdeki yerleşim yerlerine askerî birlikler ve gaziler yerleştirilerek güvenlik sağlanmıştır.
  • Yerel halkın direnişini kırmak için bölgeye sadık topluluklar yerleştirilmiş, bu da isyanları önlemiştir.
  • İskân politikası sayesinde sınır bölgeleri daha güvenli hale gelmiş, askeri harekatlar için güvenli üsler oluşturulmuştur.

Siyasi:

  • Farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşaması sağlanarak Osmanlı’nın çok kültürlü yapısı güçlendirilmiştir.
  • Yeni fethedilen bölgelerde Osmanlı yönetiminin kabul edilmesi kolaylaştırılmıştır.
  • İskân edilen bölgelerde Osmanlı otoritesi ve yönetim sisteminin hızlı bir şekilde yerleşmesi sağlanmıştır.
  • Sınır bölgelerinde sadık nüfus oluşturularak merkezi otoritenin güçlendirilmesi sağlanmıştır.

Ekonomik:

  • İskân edilen bölgelerde tarım ve ticaret faaliyetleri canlandırılmış, ekonomik kalkınma hızlanmıştır.
  • Üretim artışı sağlanmış, vergi gelirleri artmış ve bu da Osmanlı hazinesine katkı sağlamıştır.
  • Yeni yerleşim yerlerinde altyapı çalışmaları yapılarak bölgenin ekonomik potansiyeli artırılmıştır.
  • Göç ettirilen nüfusun ekonomik faaliyetleri, yerel ekonomiyi canlandırarak bölgesel kalkınmaya katkı sağlamıştır.

Kültürel:

  • Farklı kültürlerin bir arada yaşamasıyla Osmanlı kültürel çeşitliliği artmış ve hoşgörü politikası güçlenmiştir.
  • İskân edilen bölgelerde camiler, medreseler, hamamlar ve diğer sosyal yapılar inşa edilerek kültürel etkileşim artırılmıştır.
  • Türk-İslam kültürü, yeni bölgelere yayılmış ve Osmanlı’nın kültürel etkisi genişlemiştir.
  • Yeni yerleşimlerle birlikte sosyal ve kültürel hayat canlanmış, sanat ve zanaat faaliyetleri gelişmiştir.

Bu şemada, iskân politikasının Osmanlı Devleti’ne sağladığı askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel katkılar özetlenmiştir.


Soru : Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin sebebi nedir?


Kısa Cevap :

Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin sebebi, Osmanlıların Avrupa’da hızla genişleyerek Hristiyan topraklarını tehdit etmeleridir. Avrupa devletleri, Osmanlı ilerleyişini durdurmak ve Hristiyan dünyasını korumak amacıyla bir araya gelerek Haçlı seferleri düzenlemişlerdir.

Uzun Cevap :

Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin sebepleri, siyasi, dini ve ekonomik etkenlerin bir birleşimidir:

  1. Siyasi Sebepler:
    • Osmanlı Devleti’nin hızlı genişlemesi ve Avrupa’da büyük topraklar fethetmesi, Avrupalı devletler için ciddi bir tehdit oluşturuyordu. Osmanlı’nın özellikle Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki ilerleyişi, Avrupa’daki güç dengesini Osmanlı lehine değiştiriyordu.
    • Osmanlı’nın fetihleri sonucunda, Bizans İmparatorluğu gibi eski ve köklü Hristiyan devletler zor durumda kalmış, bu da diğer Hristiyan devletleri tedirgin etmiştir.
  2. Dini Sebepler:
    • Hristiyanlık ve İslam arasındaki tarihi dini çatışma, Haçlı seferlerinin düzenlenmesindeki ana motivasyonlardan biriydi. Avrupa’daki Hristiyan devletler, Osmanlı’nın Hristiyan topraklarına yaptığı fetihlere karşı dini bir savunma refleksi geliştirmiştir.
    • Papa ve kilise liderleri, Osmanlı’ya karşı Haçlı seferlerini teşvik etmiş, bu seferlerin kutsal bir görev olduğunu belirtmişlerdir. Hristiyan dünyasını savunmak ve Müslüman ilerleyişini durdurmak, dini liderler tarafından önemli bir misyon olarak görülmüştür.
  3. Ekonomik Sebepler:
    • Osmanlı Devleti’nin kontrol ettiği bölgeler, ticaret yolları açısından stratejik öneme sahipti. Osmanlı’nın bu bölgeleri kontrol etmesi, Avrupalı tüccarların ticaretini zorlaştırmış ve ekonomik çıkarlarına zarar vermiştir.
    • Haçlı seferleri, Avrupalı devletler için aynı zamanda ekonomik çıkarlarını koruma mücadelesiydi. Osmanlı Devleti’nin güçlenmesi, Avrupa’nın ekonomik çıkarlarını tehdit ediyordu.
  4. Askeri Sebepler:
    • Osmanlı’nın güçlü ve organize ordusu, Avrupa’nın askeri güvenliğini tehdit ediyordu. Avrupa devletleri, Osmanlı askeri gücünü durdurmak için birleşmek zorunda kaldı.
    • Osmanlı’nın askeri başarıları, Avrupa’da büyük bir endişe ve korku yaratmıştı. Haçlı seferleri, bu askeri tehditlere karşı bir savunma mekanizması olarak görülmüştür.

Sonuç olarak, Osmanlı Devleti’ne karşı Haçlı seferlerinin düzenlenmesi, siyasi ve dini tehditlerin yanı sıra ekonomik çıkarların korunması gibi çeşitli sebeplerin birleşimiyle ortaya çıkmıştır. Bu seferler, Avrupa’nın Osmanlı ilerleyişine karşı verdiği tepkilerin bir yansımasıdır.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 44 Cevapları


Soru : Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun büyük kısmı Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmıştır. Buna karşılık Rumeli’de büyük bir toprak kaybı yaşanmamıştır. Bu durumun sebebi nedir?


Kısa Cevap :

Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun büyük kısmının Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmasına karşın Rumeli’de büyük bir toprak kaybı yaşanmamasının sebebi, Osmanlı yönetim sisteminin Rumeli’de daha sağlam ve oturmuş olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, Rumeli’deki yerel beyler ve halkın Osmanlı yönetimine daha bağlı olması ve Timur’un öncelikle Anadolu’da etkinlik kurmaya çalışması bu durumu etkilemiştir.

Uzun Cevap :

Ankara Savaşı, 1402 yılında Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid ile Timur arasında gerçekleşmiş ve Osmanlı Devleti büyük bir yenilgi almıştır. Bu savaşın ardından Osmanlı Devleti’nde Fetret Devri olarak bilinen bir iç karışıklık ve taht kavgaları dönemi başlamıştır. Anadolu’daki birçok beylik ve şehir Timur’un etkisi altına girmiş veya eski bağımsızlıklarını kazanmıştır. Ancak, Rumeli’de benzer bir toprak kaybı yaşanmamıştır. Bunun birkaç önemli sebebi vardır:

  1. Yönetim ve İdari Yapı:
    • Osmanlı Devleti, Rumeli’de daha oturmuş ve düzenli bir yönetim sistemi kurmuştu. Bu bölgelerdeki idari yapı, merkezi otoriteye daha sıkı bir şekilde bağlıydı ve yerel yöneticiler Osmanlı Devleti’ne sadıktı. Bu, Rumeli’deki Osmanlı yönetiminin savaş sonrası dönemde de devam etmesini sağladı.
  2. Yerel Beylerin Bağlılığı:
    • Rumeli’deki yerel beyler ve halk, Osmanlı yönetimine daha bağlıydı ve merkezi otoriteye karşı sadakatleri yüksekti. Bu sadakat, savaş sonrası dönemde de devam etti ve bölgedeki Osmanlı kontrolünün korunmasına yardımcı oldu.
  3. Timur’un Stratejisi:
    • Timur’un stratejisi daha çok Anadolu üzerinde etkili olmak ve buradaki beylikleri kontrol altına almak üzerineydi. Rumeli’ye yönelik doğrudan bir harekat planı veya stratejisi bulunmuyordu. Bu nedenle, Timur’un saldırıları Anadolu ile sınırlı kaldı ve Rumeli bu saldırılardan nispeten uzak kaldı.
  4. Coğrafi Faktörler:
    • Anadolu’nun coğrafi olarak geniş ve dağınık yapısı, kontrolün kaybedilmesini kolaylaştırmıştır. Rumeli’nin ise daha kompakt ve stratejik olarak kontrolü daha kolay bir bölge olması, Osmanlı’nın bu toprakları elinde tutmasını kolaylaştırmıştır.
  5. Askeri ve Stratejik Güç:
    • Osmanlı Devleti, Rumeli’de güçlü askeri garnizonlar bulunduruyordu. Bu askeri güçler, herhangi bir isyanı veya dış saldırıyı bastırabilecek kapasitedeydi. Ayrıca, Rumeli’deki askeri güçlerin koordinasyonu ve merkezi otoriteye bağlılıkları, bu bölgedeki istikrarı sağlamıştı.

Sonuç olarak, Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’da büyük toprak kayıpları yaşanırken, Rumeli’de bu tür kayıpların yaşanmaması, Osmanlı’nın Rumeli’de kurduğu güçlü idari ve askeri yapının yanı sıra, Timur’un stratejik önceliklerinin Anadolu’ya odaklanmasından kaynaklanmıştır.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 47 Cevapları


Soru : Metinleri okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Cevaplarınızı defterinize yazınız.


… Vardılar, oğlan devşirdiler. Getirip Anadolu’da Türk kavmine üleştirdiler. Çift sürdüler. Bunlar hizmet gördüler ve Türkçe öğrendiler. Üç yıl, dört yıl olduktan sonra getirip devlet kapısında yeniçeri yaptılar. Ak börk giydirdiler. Asılda yeniçerinin kuruluşu budur. O vakitten beri adını yeniçeri koydular. Oruç Beğ Tarihi, s. 38

Bir ülke alındıktan sonra padişah kâtibi o yöreye gelir ve erkek çocukları yeniçeri olarak askere alır. Her biri için beş altın öder ve onları Anadolu’ya yetiştirilecekleri yere gönderir. Şayet buradan aldığı çocuk yeterli gelmezse kendi ülkesindeki erkek çocuklara sahip Hristiyanlara gider. Onlardan her şehrin payına düşen miktarda çocuğu toplar. Çocuklar kime emanet edildiyse o kişi çocukları yetiştirmekle ve sonra kendisine söylenen yere yollamakla mükelleftir. Geri alınan çocuklar savaş talimi yapmaya başlar. Padişah onlara ulufeleri öder. En iyilerini sarayına seçer ve ulufelerini arttırır.

Konstantin Mihailoviç (Sırp), Bir Yeniçerinin Hatıraları, s.115-116 (Özetlenmiştir.)


1. Metinlerde hangi asker alma sisteminden söz edilmektedir?


Cevap :

Metinlerde, Osmanlı Devleti’nin asker ihtiyacını karşılamak amacıyla uyguladığı Devşirme Sistemi‘nden söz edilmektedir.


2. Alınan çocuklar hangi ocağa asker olmaktadır?


Cevap :

Alınan çocuklar, Osmanlı Devleti’nin elit asker sınıfı olan Yeniçeri Ocağı‘na asker olmaktadır.


3. Çocuklar neden Türk ailelere verilmektedir?


Cevap :

Çocuklar, Osmanlı kültürünü, dilini ve İslam dinini öğrenmeleri için Türk ailelere verilmektedir. Bu süreçte çocuklar, Türk kültürüne ve yaşam biçimine adapte olarak, ileride Osmanlı ordusunda ve devletinde daha etkili hizmet edebilmeleri için eğitilirler.


4. Saray için seçilen çocukların özellikleri neler olabilir?


Cevap :

Saray için seçilen çocuklar genellikle fiziksel olarak güçlü, zeki, yetenekli ve itaatkâr özelliklere sahip olmalıdır. Ayrıca, liderlik potansiyeli gösteren, öğrenmeye açık ve askeri eğitime yatkın olan çocuklar tercih edilir. Bu özellikler, onların ileride saray hizmetlerinde ve devlet yönetiminde önemli roller üstlenmelerine olanak sağlar.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 48 Cevapları


Soru : Osmanlı toplumunda yönetenler ile yönetilenler arasında hangi açıdan farklar bulunmaktadır?


Kısa Cevap :

Osmanlı toplumunda yönetenler, devlete hizmet eden ve yönetim kademelerinde bulunan kişilerden oluşurken; yönetilenler, vergi veren ve çeşitli ekonomik faaliyetlerde bulunan halk tabakasıdır. Yönetenler, merkezi otoriteyi temsil eder ve devletin idari, askeri ve mali işlerini yürütürken; yönetilenler, tarım, ticaret ve zanaatla uğraşarak devletin ekonomik temelini oluştururlar.

Uzun Cevap :

Osmanlı toplumunda yönetenler (askerî sınıf) ile yönetilenler (reaya) arasında çeşitli açılardan belirgin farklar bulunmaktadır:

  1. Yönetenler:
    • Görev ve Yetkiler: Yönetenler, Osmanlı Devleti’nin yönetim, savunma ve mali işlerini yürütürler. Bu sınıfın üyeleri, padişah, vezirler, beylerbeyi, sancak beyleri ve yeniçeriler gibi devletin çeşitli kademelerinde görev alırlar.
    • Vergi Muafiyeti: Yönetenler sınıfı, devlete hizmet ettikleri için vergiden muaf tutulurlar.
    • Eğitim ve Statü: Yönetenler genellikle medrese eğitimi almış, devlet hizmetinde deneyimli ve toplumda yüksek statüye sahip kişilerdir.
    • Askerî ve İdari Görevler: Bu sınıfın üyeleri askeri görevlerde bulunur ve devletin güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Ayrıca idari görevlerde de etkin rol oynarlar.
  2. Yönetilenler:
    • Vergi Yükümlülüğü: Yönetilenler, devletin vergi yükümlülüğünü taşıyan kesimdir. Tarım, hayvancılık, ticaret ve zanaatla uğraşarak devletin ekonomik temelini oluştururlar.
    • Hukuki Statü: Yönetilenler, genellikle şeriat hukuku ve örfi hukuk çerçevesinde yönetilirler. Müslümanlar ve gayrimüslimler farklı hukuki statülere sahiptir.
    • Ekonomik Faaliyetler: Yönetilenler, köylü, çiftçi, tüccar, zanaatkar gibi çeşitli ekonomik faaliyetlerde bulunarak geçimlerini sağlarlar.
    • Sosyal ve Ekonomik Sınıf: Reaya sınıfı, toplumun alt ve orta katmanlarını oluşturur ve yönetenlere göre daha sınırlı hak ve imkânlara sahiptir.

Soru : Günümüzdeki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerle Osmanlı’daki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerin benzer ve farklı yönleri nelerdir?


Kısa Cevap :

Günümüzdeki toplum yapısı, modern devlet anlayışı çerçevesinde daha eşitlikçi ve demokratik bir yapıya sahiptir. Ekonomik faaliyetler daha çeşitlidir ve sanayi, hizmet sektörü gibi modern sektörler öne çıkar. Osmanlı’da ise toplum, yönetici ve yönetilenler olarak sınıflandırılmış ve ekonomik faaliyetler daha çok tarım, ticaret ve zanaatla sınırlı kalmıştır. Osmanlı’da vergi yükümlülüğü sadece reaya sınıfına aitken, günümüzde her vatandaş vergi mükellefidir.

Uzun Cevap :

Günümüzdeki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerle Osmanlı’daki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetlerin benzer ve farklı yönleri şunlardır:

  1. Toplum Yapısı:
    • Benzerlikler:
      • Çeşitlilik: Hem Osmanlı döneminde hem de günümüzde toplum yapısı, farklı etnik, dini ve kültürel gruplardan oluşan bir çeşitlilik göstermektedir.
      • Hiyerarşi: Her iki dönemde de belirli bir sosyal hiyerarşi bulunmaktadır. Osmanlı’da yönetenler ve yönetilenler, günümüzde ise farklı ekonomik ve sosyal sınıflar arasında bir hiyerarşi vardır.
    • Farklılıklar:
      • Sınıfların Belirginliği: Osmanlı toplumunda sınıflar (askerî ve reaya) belirgin ve keskin çizgilerle ayrılmışken, günümüzde daha esnek ve geçişken sosyal sınıflar bulunmaktadır.
      • Hak ve Özgürlükler: Günümüzde demokratik değerler ve insan hakları daha yaygındır ve toplumun her kesimi daha eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Osmanlı’da ise bu hak ve özgürlükler sınıflar arasında farklılık göstermekteydi.
  2. Ekonomik Faaliyetler:
    • Benzerlikler:
      • Tarımın Önemi: Osmanlı döneminde olduğu gibi günümüzde de tarım sektörü, özellikle kırsal bölgelerde önemli bir geçim kaynağıdır.
      • Ticaret ve Zanaat: Her iki dönemde de ticaret ve zanaatkarlık, ekonomik faaliyetler arasında yer almaktadır.
    • Farklılıklar:
      • Sanayi ve Teknoloji: Günümüzde sanayi, teknoloji ve hizmet sektörü ekonomik faaliyetlerin büyük bir kısmını oluştururken, Osmanlı döneminde tarım ve el zanaatları daha ağırlıklıydı.
      • Küreselleşme: Günümüzde ekonomik faaliyetler küresel ölçekte gerçekleşmekte, uluslararası ticaret ve işbirlikleri önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı döneminde ekonomik faaliyetler daha yerel ve bölgesel düzeydeydi.
      • Vergi Sistemi: Osmanlı’da vergi yükümlülüğü daha çok reaya sınıfına aitken, günümüzde her vatandaş, gelirine göre vergi vermektedir ve bu vergilerle kamu hizmetleri finanse edilmektedir.

Sonuç olarak, günümüzdeki toplum yapısı ve ekonomik faaliyetler, Osmanlı dönemine göre daha karmaşık, çeşitli ve küresel bir nitelik taşımaktadır. Ancak, temel ekonomik faaliyetler ve sosyal yapının bazı yönleri, iki dönem arasında benzerlikler göstermektedir.


7. Sınıf Sosyal Bilgiler EKOYAY Yayınları Ders Kitabı Sayfa 49 Cevapları


Soru : Minyatürleri inceleyiniz. Hangi ekonomik faaliyetlerle ilgili olduklarını altlarına yazınız.


Cevap :

“7. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı Sayfa 36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49 Cevapları”

Soru : Örneği inceleyiniz. Osmanlı Devleti’nin sınırlarını genişletmesinde ve güçlü bir devlet hâline gelmesinde
aşağıda sol tarafta yer alan unsurların etkisini karşılarına yazınız. 


Cevap :

Coğrafi konum = Osmanlı Devleti’nin Anadolu’nun batısında ve Balkanlar’da stratejik bir konumda olması, hem doğu hem batı ticaret yollarının kavşağında bulunması ve denizlere yakınlığı genişleme politikalarını desteklemiştir.

İskân politikası = Osmanlılar, fethettikleri bölgelere Türkmen ve diğer Müslüman nüfusları yerleştirerek, bu bölgelerde yerel destek ve kontrol sağlamışlar ve böylece sınırlarını genişletmişlerdir.

Askerî yapı = Osmanlı Devleti’nin disiplinli ve düzenli ordusu, teknolojik yeniliklere açık olmaları ve merkezi otoritenin güçlü olması, sınırlarını koruma ve genişletme sürecinde etkili olmuştur.

Adaletli yönetim = Osmanlılar, fethettikleri yerlerde yerel halkın dini ve kültürel haklarına saygı göstermiş, adaletli bir yönetim sergileyerek halkın desteğini kazanmış ve böylece topraklarını genişletmişlerdir.

Anadolu Beylikleriyle ilişkiler = Osmanlılar, Anadolu Beylikleri ile diplomatik yollarla veya güç kullanarak ilişkiler kurmuş, bazı beylikleri kendilerine bağlamış veya onlarla ittifaklar kurarak güçlerini artırmışlardır. Bu durum da sınırlarını genişletmelerine katkı sağlamıştır.



 

Our Score