8. Sınıf Din Kültürü Anka Yayınevi Kitabı Sayfa 89-90-91-92-93-94-95
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Kur’an-ı Kerim’in Ana Konuları Cevapları Sayfa 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95
Kur’an-ı Kerim’in Ana Konuları Cevapları
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Yayınevi Sayfa 89-90-91-92-93-94-95
Soru : Yüce dinimiz İslam’ın inanç esasları nelerdir?
Kısa Cevap : “Yüce dinimiz İslam’ın inanç esasları nelerdir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.
Uzun Cevap :
Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından birincisi Allah’a imandır.
İnsan haklı bu dünyada allahû teala’yı Kamil manada idrak etme ve anlama gücüne sahip değildir.
Allah Teala’nın zatını bilemeyeceğimiz için onu Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde geçtiği şekilde inanmak ve iman etmek gerekmektedir.
Aklımızın birçok şeyi anlamadığı gözümüzün birçok şeyi görmediği ve kulağımızın bütün sesleri duyamadığı gibi anlayamadığımız birçok bilginin olduğunu kabul etmeli ve allah’u Teala ya kalbi bir şekilde iman etmeliyiz.
Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından ikincisi meleklere olan imandır.
Melekler nurdan yaratılmıştır. Erkeklik ve dişilik kavramları olmayıp insanlar gibi yiyip içmek uyumak gibi sıfatlardan uzaktırlar. Kendilerinde nefis olmadığı için günaha meyletmezler isyan ve hata etmezler.
Meleklerin çokluğu ile ilgili hadisi şerifler vardır ancak tam olarak sayılarını belirtemeyiz.
4 büyük melek vardır ki bu meleklerin ismi Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil aleyhisselam’dır.
Cebrail Aleyhisselam vahiy getirir Mikail Aleyhisselam tabiat olaylarını düzenler, Azrail aleyhisselam ruhları alır, İsrafil aleyhisselam ise kıyamet kopacağı zaman sura üflemekle mükelleftir.
Bu meleklerden başka insanları koruyan hafaza melekleri amel defterlerimizi yazan kirami katibi melekleri kabirde sorgu soracak olan münker nekir melekleri gibi çokça Melek bulunmaktadır.
Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından üçüncüsü kitaplara iman etmektir.
Allahu Teala Adem aleyhisselam’dan bugüne kadar birçok suhuf ve kitap halinde peygamberlere Emir ve yasaklarını bildirecek ayetler göndermiştir.
Bunların hepsinin değiştirilmemiş hallerinin hak olduğuna inanmak inanç esaslarındandır. Değiştirilmeyen ve günümüze ulaşan tek kitap kur’an-ı kerim’dir.
Kur’an-ı Kerim Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e, ncil İsa aleyhisselam’a, Tevrat Musa aleyhisselam’a Zebur Davut aleyhisselam’a inmiştir.
Bir de indirilmiş olan 100 suhuf vardır ki suhufların onu Adem aleyhisselama, 50 cc aleyhisselam’a, 30 edirse aleyhisselam’a nu ise İbrahim aleyhisselam’a gönderilmiştir.
Toplumun yapısı bakımından Emir ve hükümler değişiklik gösterse de Allah’ın sıfatları ve tevhid inancı ile ilgili olan hükümler hep aynı gelmiştir
Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından dördüncüsü ise peygamberlere imandır.
Rivayete göre 124.000 veya 224.000 peygamber gönderilmiştir.
Peygamberler kendi zamanlarındaki gönderilmiş oldukları kavmi irşad ile uğraşmış Allah’ın seçmiş olduğu özel kimselerdir
Peygamberlerin varlığına ve hak dini getirdiklerine iman ile beraber onların peygamberlerde olması gereken Sıdk, emanet, fetanet tebliğ ve İsmet sıfatlarına da iman etmek onların özel kimseler olduğunu bilmek ve inanmak gerekmektedir.
Yüce dinimiz İslam’ın i inanç esaslarından beşincisi ahirete imandır. İnsanın belirli olan ömrü bittikten sonra kabre girecek ve kıyametin kopması ile beraber kişinin mahşer hayatı başlamış olacaktır.
Küçük Kıyamet Alâmetleri:
1) İlim ortadan kalkacak, buna mukâbil cehâlet artacak. Bu durumda müskirâtı/sarhoşluk veren şeyleri içmek ve zinâ, alenen irtikâb edilir hâle gelecek.
2) Pek basit sebeplerle ve yok yere adam öldürmeler olacak.
3) Adâlet ve ehliyet kalkacak, haram ve helâle dikkat edilmeyecek.
4) Ana-babaya isyan, buna mukâbil fâsık kadınlara itaat artacak.
5) Ölçü ve tartıda hîle yaygınlaşacak, herkes bu hîlelerden şikâyet eder hâle gelecek.
6) İnsanlara hürmet ve merhamet son derece azalacak ve nasihatlere kulak asılmayacak.
7) Şehirlere göçler artacak, binalar yükselecek. Kötü ve ehliyetsiz kimseler îtibar görecek, söz ve hüküm onlarda olacak.
8) Kumar, fal ve oyun âletleri çok artıp revaç bulacak, vaktin nasıl geçtiği fark edilmeyecek.
9) İsraf artacak, dünya mal ve menfaati âhiret saâdetine tercih edilir hâle gelecek.[87]
Büyük Kıyamet Alâmetleri:
1) Kırk gün sürecek bir dumanın zuhûr etmesi,
2) Deccâl’ın çıkması,
3) Dâbbetü’l-Arz denilen bir varlığın çıkması,
4) Güneş’in batıdan doğması,
5) Ye’cüc ve Me’cüc’ün dünyaya yayılması,
6) Hazret-i Îsâ’nın yeryüzüne inmesi,
7) Hicaz’dan kuvvetli bir ateşin zuhûru,
8) Doğu, batı ve Arap yarımadasında olmak üzere üç adet yer batmasının meydana gelmesi.
Yüce dinimiz İslam’ın inanç esaslarından altıncısı ise kadere imandır.
Allah’ım irade ve kudreti olmadan hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini inanmamız gerekmektedir.
Allahu Teala ezeli ve ebedi ilmi ile insanların nasıl davranacağı konusunda her şeyi bildiği için kaderi bu şekilde yazmış ancak doğum kişinin ne zaman ve nerede öleceği gibi konular insanın dahilinde olmayıp kaderde geçen şeylerdir.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 90 Cevapları
“Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekilerini ve arkalarındakilerini (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O; göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O yücedir, büyüktür.”
Bakara suresi, 255. ayet
Soru : Yukarıdaki ayetten Allah (c.c.) inancı ile ilgili ne gibi ilkeler çıkarabiliriz? Söyleyiniz.
Cevap :
Yukarıdaki ayetten Allah (c.c.) inancı ile ilgili gibi çıkarabileceğimiz ilkeler
- Allah’tan başka ilah yoktur
- Haşa Allahu Teala ölmez diri ve kayyumdur
- Allah Teala uyuma gibi zayıflıklardan uzaktır
- Her şeyin mülkiyeti Allah’a aittir
- Allah Teala’nın izin vermesi ile ancak şefaat edilebilir
- Her şeyi bilendir
- Allah teala her şeye hükmetmektedir
- Allah teala gökleri ve yeri koruyup gözetmektedir
- Allahu Teala yüce ve büyüktür
Soru : Allah’a (c.c.) neden ibadet etmemiz gerekir? Aşağıdaki şemaya düşüncelerinizi yazınız.
Kısa Cevap : “Allah’a (c.c.) neden ibadet etmemiz gerekir?” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.
Uzun Cevap :
Bence kul ile Allah arasında en yüksek en saygıdeğer ve kuvvetli ve hoşba ibadet bağıdır.
İnsan ibadet ederek Allah’a müracaat edip bir şeyler talep edebilir sığınabilir ve karşılığında gerek bu dünyada gerek ahirette büyük hayırlar alır.
İnsan bu kadar zayıflıkta Allahu Teala bu kadar yücelik ve büyüklükte olmasına rağmen Allah Teala’nın kullarına olan sevgisi ve sevgi sıfatı ile kullarını yaratması sebebiyle ibadet yolunu açmış ibadet ederek kulun nefsin kötü huylarından kurtularak kendisine gelmesini istemiştir.
Yokluğun var olması çirkinlik ve kötülüktür. Var olmayan bir şey de güzellik söz konusu olamaz.
Allahu Teala insanı var etmekle ona özel güzellikler ve büyüklükler vermiş ancak dünyada bir imtihan yeri olarak ahirette büyük dereceler kazanması için ona nefis ve şeytan ile imtihanı şart koşmuştur.
Bir bebeğin anne karnında beslenme olmasına olmamasına rağmen ağzının ve burnunun olmasından anlam veremediği gibi bizlerin de bugün yapmış olduğu ibadetler yarın ahirette bizlere giyecek ev ve Büyük mükafatlar ve rahatlıklar olarak geri dönecektir.
Bu dünyada gelecek yıllarımızı hazırlamak için ve iyi bir maaşa sahip olmak için okuyup meslek sahibi olduğumuz gibi ahirete yatırım yaparak ilk defa ve geri dönüşü olmayan bir yola girebileceğimiz için açtığı büyük yatırımlar yapmalıyız.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 93 Cevapları
“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma… Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.” İsrâ suresi, 26 ve 29. ayetler.
“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” Hucurât suresi, 12. ayet.
Soru : Yukarıdaki ayetler, bizi hangi ahlaki davranışlara yönlendirmekte, nelerden sakındırmaktadır? Arkadaşlarınızla belirleyiniz.
Cevap :
Yukarıdaki ayetler akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını vermeye yönlendirmektedir.
Gereksiz yere saçıp savurmaktan, cimrilik yapmaktan, kötü zanda bulunmaktan, insanların kusurlarını ve özel hayatlarını araştırmaktan ve gıybet yapmaktan sakındırmaktadır.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 94 Cevapları
“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”
Mâide suresi, 8. ayet.
Soru : Yukarıdaki ayetten hangi ilkeler çıkarılabilir? Bu ilkelere uyulması niçin gerekli ve önemlidir? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.
Cevap :
Yukarıdaki ayetten Allah’ın rızası için Hakkı ayakta tutmak, adaletle şahitlik etmek, haksızlık yapmamak ve adil olmak ve Allah’a karşı gelmekten sakınmak ilkelerini çıkarabiliriz.
Bu ilkelere uymak hem kişinin kendi hayatını düzenlenmesi hem de toplumsal sağlamlığın elde edilmesi için gerekli bir önemlidir.
Dinin emirleri sadece bireysel olarak değil bütün toplumu ilgilendirir ve toplum düzenine sağlar.
8. Sınıf Din Kültürü Kitabı Anka Kuşu Yayınevi Sayfa 95 Cevapları
Soru : Kur’an’da geçen kıssalardan birini araştırınız. Bu kıssayla ilgili edindiğiniz bilgileri defterinize not ediniz ve arkadaşlarınızla paylaşınız.
Kısa Cevap : “Kur’an’da geçen kıssalardan birini araştırınız.” ile ilgili kısa cevabı için tıklayınız.
Uzun Cevap :
Hızır As ile Musa Asın Kıssası
60. Hani Mûsâ beraberindeki gence şöyle demişti: “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.”
61. Onlar iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti.
62. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.
63. Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.
64. Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ederek gerisin geri döndüler.
65. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
66. Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.
67. Adam şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”
68. “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”
69. Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi.
70. O da şöyle dedi: “O halde eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.”
71. Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.
72. Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.
73. Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi.
74. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi.
75. Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.
76. Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son özür dileyişim)” dedi.
77. Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.
78. Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.”
79. “O gemi, denizde çalışan bir takım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”
80. “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”
81. “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”
82. “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”